Çözüm Süreci (2)

  

Çözüm sürecine karşı çıkan gurupların gösterdiği reaksiyon ve tepkilerden anlaşılan, önümüzdeki seçimin, çözüm sürecine tepki göstermek, ihanet iddiaları ve benzeri  reaksiyonlar üzerinden şekillendirilip, seçimi kazanmak veya en azından seçimi atlatmak hedef olarak belirlenmiş gibi gözüküyor.

 

Rahmetli Alparslan Türkeş’in  terör ve terör önleme konusunda büyük bir deha olduğu ve kıymeti şimdi daha net bir şekilde anlaşılmıştır, en azından bana göre tabi. Şöyle ki, 80 Öncesi anarşi ve terörü yaşamış olan bizim gibi orta yaşın üzerindeki insanlar o dönemde ki ortamın bugünlerle mukayese edilmeyecek kadar tehlikeli olduğunu kabul edecektir. Buna o kadar çok örnekler verilebilir ki, ama ben sadece bir örnek vereceğim ve zannedersem bu örnek manzarayı gözler önüne sermeye yetecek ve artacaktır bile.

 

1980 yılı ortalarında İstanbul Zeytinburnu semtinde, abartmıyorum hafta geçmeden Türkeş beyin emrindeki İlçe başkanı veya ocak başkanı kızıl teröristler tarafından şehit ediliyor ,ama akabinde başkanlık koltuğu bir dava adamı tarafında dolduruluyor, o kişi şehadete ulaştıktan sonra diğer dava adamı bayrağı alıyor ve şehadeti bekliyordu. Tıpkı Çanakkalede şehitlik sırasını bekleyen Mehmetçikler gibi. Buradaki imanı davanın kutsallığına olan inancı anlatmaya kelimeler yetmez. Şahsımda bizzat bu Alperenleri yerinde görmüş, şehit resimlerinin altında gülümseyerek, gelen misafirlere moral veren yiğitleri tanıma şerefine erişmiş ve belki de  manevi hazzı en fazla tattığı namazı bu yiğitlerle kılmıştır.

 

İşte bu yoğun ve gergin günlerde dahi Rahmetli Türkeş bey, Terörün sadece silah ve bilek gücüyle önlenemeyeceğini ön görmüş ve terör bataklığının kurutulması için çareler üretmeye, ekonomik kalkınma modelleri geliştirmeye kafa yormuştur, Tarım kentleri, israf ekonomisi,devlet yönetiminde reform içeren konular gibi onlarca eseri uzmanlara yazdırtmış ve teşkilatları bu eserleri okumaya ve seminerler vererek anlamaya yönlendirmiştir. Bu eserlere bugünden bakıldığında eksiklikler veya fazlalıklar görülebilir bu konuyu tartışmam, ama Türkeş beyin can pazarının yaşandığı günlerde bile terörü önlemek için çeşitli alternatifler üretmesine yani Aksiyoner olmasına sadece şapka çıkartırım.

 

Türkeş beyin bu samimi girişimleri Yurdun her sathında karşılık bulmuş, şimdilerde gidilmesi dahi zor görünen yerlerde  güçlü teşkilatlarla temsil edilmiştir. Şimdi ki gençlere Bingöl’ün bir zamanlar Türkeş beyin kalesi olduğunu Belediye başkanlığının bile kazanıldığını, Batman’da Kürt gençlerin Ülkü bayrağını en yükseklerde dalgalandırdıklarını söylersek inanırlar mı ki acaba.

 

Bugünlerde ise Aksiyonerliği rafa kaldırıp ‘Kahrolsun PKK, bölündük, parçalandık, mahvolduk,satıldık,böldürmeyiz, bir karış dahi vermeyiz, hainler’ demekten başka, yani reaksiyonerliği tercih edip, hiçbir icraat sergilenilmemesi alternatifler ortaya konmaması (Sadece Türkeş beyin partisi değil) gerçekten çok düşündürücüdür. Bu propagandaları izleyen yabancı istihbarat örgütlerinin Türkiye için (psikolojik harp) ayırdıkları bütçelerinden tasarrufa gideceklerini düşensek yanlış mı düşünürüz acaba

 

 Şu unutulmasın, bu aziz millet yoklukta kıtlıkta bile kazmayla kürekle Moskofu kovalamış bir millettir, kaldı ki üç buçuk yalınayak eşkıyaya ülkenin toprağını teslim etsin.

 

Peki Çözüm süreci başarıyla sonuçlansa, yani arzulanan barış iklimi sağlansa, sadece PKK tehdidine göre  duruş sergileyen siyasiler, yani Aksiyonerler ne yapacak, ne iş tutacak veya net bir şekilde sorarsak, nasıl geçinecekler?

 

Bu haftaki yazımın ana unsurunu oluşturan Büyük siyasi deha  Alparslan Türkeş’e ve geçtiğimiz hafta vefat yıldönümünde bir kere daha andığımız Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’na ve tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.

 

Not: Yazı dizimin uzun olması geçen hafta belirttiğim Klavye Kahramanları ve Meyhane Vatanseverleri konusunu Çözüm Süreci (3) Başlıklı yazımda ele almamı gerektirmiştir, anlayışla karşılanacağını umuyorum.

YORUM EKLE