banner306

Kastamonu Devrekani'de bir Veli: Muhammed Merdan Efendi

Seydişehirli Şeyh Abdullah Efendi’nin talebelerinden Muhammed Merdan Efendi’nin kabrini, metfun olduğu Kastamonu’nun Devrekâni İlçesinde ziyaret ettik.

Hacı Merdan-ı Veli olarak ta anılan Muhammed Merdan Efendi’nin kabri Devrekâni İlçesi Hacı Osman Camii avlusundaki kabristanda.

Hacı Osman Cami avlu kabristanında bulunan Muhammed Merdan Efendi’nin kabrinin ayakucundaki taş levha bizi tereddüte sevk etti. Taşta:

“KULAKSIZOĞLU

MÜDERRİS HACI OSMAN EFENDİ

RUHUNA FATİHA

D. 1882 Ö. 1974” yazıyor.
 

Caminin imamı Şinasi Güler Hocam (Sarpunalınca Köyünden)  var olsun, bu konuda bizi bilgilendirdi:

Kulaksızoğlu Ailesi Devrekâni’nin köklü ailelerinden…

Cami’ye adını veren Osman Efendi de Kulaksızoğlu ailesinden yetişen kıymetli bir müderris. Osman Efendi İstanbul’da vefat etmiş ve oraya defnedilmiş ancak sağlığında bir istekte/vasiyette bulunmuş:

“Benim adıma bir taş yazdırıp mübareğin ayakucuna koyun, buraya gelen giden beni de o sayede hatırlayıp dua etsin” diye…

Muhammed Merdan Efendi’nin kabrinin başucunda sade uzun bir taş bulunuyor. Taşa ayırt etmek için yeşil boya sürülmüş. Mezarın ayakucuna iliştirmiş mermer levhada “HACI MUHAMMED MERDAN EFENDİ K.S VEFAT 1347"yazısı var.

ŞEYH HACI MERDAN EFENDİ

Muhammed Merdan Efendi’nin Nakşibendî tarikatı mensubu babası Mehmet Efendi, Şeyhinin tavsiyesiyle eşi ve çocuklarıyla Bolu’dan ayrılarak Kastamonu’ya intikal etmiştir.

Şeyh Mehmet Efendinin Merdan ve İsmail isminde iki oğlu; Ayşe, Cemile, Hafize ve Zahide isimli altı çocuğu vardır ki; hepsi de Bolu doğumludur.

Ailenin Kastamonu’ya geldikleri yer şimdiki Şeyh Şaban-ı Veli Dergâhıdır; sonradan şu anda Karanlık Evliya diye anılan türbenin yanındaki dergâha taşınırlar. Merdan Efendi’nin Babası Şeyh Mehmet Efendi bu dergâhta vazife yapar… Şeyh Mehmet Efendi’nin vefatından sonra vazifeyi oğlu Hacı Merdan Efendi devralır.

Şeyh Merdan Efendi Allah’ın emirlerini ve Kur’an ahkâmını tebliğden başka hiçbir şeye kalkışmamış, sohbetleri tamamen dini ve toplum ahlakı üzerine oluşmuştur. Nakşibendilikte esasen aşırıya ve gösterişe kaçan bir eylem ve zikir yoktur. Şeyh efendi ortaya oturur, müritleri onun etrafında halka oluşturarak şeyhin vermiş olduğu zikri müsaade edilen tespih miktarı sessizce zikrederlermiş. Şayet halvet miktarı oruca ve çile çekmeye müsait olan ve arzu eden mürit var ise şeyh ona izin verir ve halvete alırmış.

Halvet, çok küçük bir penceresi olan “temek misali” loş bir odada akşamdan akşama bir tuzsuz serme “yere yazma da tabir edilen” pişmiş yufka ve bir tas tuzsuz çorba ile kırk gün boyunca oruç tutulup, ibadet ve tespih miktarlarında zikredilen, dışarıya halvetin hemen yanında bulunan def-i hacet ve abdestlikte ihtiyaç gidermek ve abdest tazelemek için sadece ihtiyaç miktarı çıkılabilen, yalnız başına kalınan bir mekândır, nefsi terbiyedir. (1)

Muhammed Merdan Efendi, Yapraklılı Mustafa Efendi’nin (2)hocası ve Şeyhidir. Hacı Mustafa Tuhti olarak ta bilinen Yapraklılı Mustafa Efendi de; Ilgazlı Hacı Ahmet Efendi’nin (3)hocası ve Şeyhidir.

Merdan Efendi, şair Behçet Necatigil’in büyük dayısıdır. (Kız kardeşi Ayşe Hanımın torunu)

CENAZE ÇEVRESİNDE MELEKLERDEN AYAK BASACAK YER YOKTU!

Seydişehirli Hacı Abdullah Efendi, hayatını Osmanlı padişahları IV. Mustafa (1807-1808), II. Mahmut (1808-1839), Sultan I. Abdülmecit (1839-1861), Abdülaziz (1861-1876), IV. Murat (1876) ve II. Abdülhamit Han (1876-1909)’ın saltanatı dönemlerinde geçirmiştir. Ömrünü zahiri ve batini ilimleri öğretmeye adamış, birçok âlim yetiştirmiş, örnek hayatıyla toplumun her kesiminin sevgisini kazanmış, ülkenin dört bir yanına gönderdiği halifeleriyle insanları irşat etmiştir.

Osmanlı döneminin son devir ulemasından Seydişehirli Müderris Şeyh Hacı Abdullah Efendi; evinde iki üç gün rahatsız yattıktan sonra Hicri 25 Zilhicce 1320 (25 Mart 1903) Çarşamba günü gecesi 96 yaşında Seydişehir’de vefat etmiştir.

Müritlerinden Çankırı Yapraklılı Hacı Mustafa (Okutkan) Efendi, Hacı Abdullah Efendi’yi yıkayıp kefenlemiş; binlerce müridi ve sevenlerinin katılımıyla Seyyid Harun Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra vasiyeti üzerine o zaman Hızır Mescidi adı verilen şimdiki türbenin bulunduğu yerdeki kabre defnedilmiştir.

Çankırı Ilgazlı Şeyh Ahmet Abduşoğlu’nun (1890-1975) anlattığına göre, Kastamonulu Hacı Merdan Efendi (Ö.1931) , Çankırı’nın Yapraklı (Tuht) ilçesine varır, orada bulunan Mustafa Tuhti Efendi’ye “Seydişehir’de Hacı Abdullah Efendi hasta, ona gidelim…” der. Birlikte Seydişehir’e giderler, Hacı Abdullah Efendi’yi ziyaret edip dönerlerken yolda Hacı Merdan Efendi, Şeyh Efendi’nin vefat ettiğini manen haber alır. Yol arkadaşına “Dönelim, vefat etti” der.
Tekrar Seydişehir’e döndüklerinde seksen halife ve şeyhin cenazeyi yıkamadan beklediklerini görürler. Hatiften bir sesin “Tuhtlu Hacı Mustafa Efendi yıkasın!” dediği duyulur. Teçhiz ve tekfinden sonra memleketlerine dönerken Hacı Merdan Efendi, Hacı Mustafa Efendi’ye: “Bak hele Mustafa! Bu kadar şeyh arasında görev bana verildi diye sakın ha sana bir gurur gelmesin. Cenazenin çevresinde meleklerden ayak basacak yer yoktu. Bu yüzden kimse yerinden kımıldayamadı. Sen, bir şey görmediğin için, bu görev sana verildi” demiştir. (4)

 

(1)Ahmet İdrisoğlu’nun notları

(2)HACI MUSTAFA TUHTİ: Mustafa Okutkan, 1870 yılında Yapraklı'da doğmuştur. Devrin kadısı olan ağabeyi Rıfat Efendi, Hacı Mustafa Efendi'yi tahsilini yapması için İstanbul’a göndermiştir. İstanbul Fatih Medresesinde tahsilini tamamlayan Mustafa Okutkan, müderris olarak Yapraklı'ya dönmüştür. Yapraklı’da kendilerine ait Eşrefoğlu (Eşrefiye) Medresesi'nde müderris olarak yüzlerce talebe yetiştirmiştir.

Mustafa Tuhti olarak ta bilinen Hacı Mustafa Efendi, Nakşibendi tarikatı şeyhlerinden Konya Seydişehir'de medfun Hacı Abdullah Efendi'nin oğlu Muhammedi Hoca Kani Efendi'den ve Kastamonu Devrekâni ilçesinde medfun Hacı Merdan-ı Veli Hazretlerinden dersler almıştır.

Yaşadığı devrin tasavvuf ilminde kutbu olan Hacı Merdan-ı Veli'nin vefatından sonra Nakşibendi tarikatının bu bölgedeki(Çankırı, Kastamonu) şeyhi durumuna yükselmiştir.

Yaşadığı devirde çok sade ve mütevazı, fakat dönemin şartları gereği çok sıkıntılı bir hayat sürdüren Hacı Mustafa Efendi'nin herhangi bir yazılı eseri mevcut değildir. Hac Risalesi ve İhlas Risalesi gibi kitaplar yazmaya başlamışsa da, dönemin şartları nedeniyle bunların basımı gerçekleştirilememiştir.

1942 yılında Hakkın rahmetine kavuşmuştur, kabri Yapraklı İlçe Mezarlığındadır.

(3)ILGAZLI HACI BABA: Asıl adı Ahmet Abduşoğlu’dur. Ilgaz’ın Aşağıdere Köyünde 1890 yılında dünyaya gelmiştir. Küçük yaşta babasını kaybettiği için annesi tarafından tahsil için İstanbul’a Fatih Medresesine gönderilir. Ahmet Efendi Fatih Medresesinden Mantık, Hadis ve fenni ilimler diplomalarını alır. Memleketi Ilgaz’a gelir, burada altı yıl imam hatiplik yapar. Bir müddet sonra devlet memurluğu görevinden ayrılır ve kendini talebe yetiştirmeye adar. Tarikat silsilesi Seydişehirli Hacı Abdullah Efendiye uzanır.

Ilgazlı Hacı Baba, Çankırı Yapraklı ilçesinden yetişmiş Şeyh Mustafa Tuhti Efendi’nin halifesidir. Mustafa Tuhti Efendi de icazetini Devrekâni ilçesinde metfun, Nakşibendi Şeyhlerinden Hacı Merdan Efendi’den almıştır.

Ahmet Efendi’nin bilinen iki risalesine ilaveten bazı el yazmaları da vardır. Bunlardan “Leta’ifu Cemi’il Cesed, Miftah’üş Şekave, Şaşkınlar Sineması” ve 1969 seçimlerinde aday olan oğlu için kaleme aldığı “Muhterem Efendi ve Ağalar” hitabıyla kaleme alınan yazılarıdır. Şeyh Ilgazlı Hacı Ahmet Efendi 8 Aralık 1975 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı Ilgaz Cendere köyünde bulunmaktadır.

(4)Yrd. Doç. Dr. Şerafettin YILDIZ, Seydişehirli Hacı Abdullah Efendi (1807-1903), Aybil Yayınları, Konya 2012, s.16-18.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Sedat Korkmaz
Sedat Korkmaz - 8 yıl Önce

bu konuda yayınlanmış bir kitap varmi?

Metin Yılmaz
Metin Yılmaz - 8 yıl Önce

yrd. doç. dr. şerafettin yıldız bey'in seydişehirli hacı abdullah efendi (1807-1903) kitabı var.

banner304