ASLAN DAYIM 10.BÖLÜM

ASLAN DAYIM              10.BÖLÜM 

        —Onların üstü toz olmuş, …benim ki temiz.

—Onlar ne yaptı teneffüste sen ne yaptın?

—Onlar top oynadı, ben kitap okudum.

—İyi halt ettin.

—???

—Çocukluk günlerin geri gelecek mi sanıyorsun?

—Ama diğer öğretmenlerim teneffüste kitap okuyorum diye aferin diyor.

—Onlar oyun oynamanın tadını unutmuşlar demek ki. Ben demiştim zaten sınıf birincilerini sevmem diye, cezalısın.

—Niçin öğretmenim?

—Çocukluğunu yaşamayı bilmediğin için. Madem sınıf 1.siyim diye havanı attın, seni bir sözlü sınav yapayım. Tahtaya gel bakalım. Söyle bakayım “şemsi paşa pasajında sesi büzüşesiceler.”

—???

—Ya böyle kalakalırsın. Bir daha her şeye el kaldırmazsın. Şunu söyle bu daha kolay“şu tarlaya bir şinik kekeremekere ekilmiş. Bu tarlaya da bir şinik kekeremekere ekilmiş. Şu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye boz ala boz başlı bir pis porsuk dadanmış. Bu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye de boz ala boz başlı bir pis porsuk dadanmış. Şu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk, bu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğa, sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksun diye sormuş. Bu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk, şu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğa, sen ne zamandan beri şu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksan, ben de o zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekeremekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğum” demiş.

—???

—Yaaa… Hayata atılınca senin ders muhabbetine, aldığın notlara kimse bakmaz. Anlatacak bir şeylerin olacak. Sana diyecekler ki; “Hayatını anlat, neşeli bir şeyler anlat” Sen de “O kısma çalışamadım” mı diyeceksin. O zaman sana  “Otur! Hayattan sıfır” diyecekler. Ceza olarak da teneffüste arkadaşlarınla top oynayacak, üstelik kaleye geçeceksin.

***                        ***                        ***                        ***

Teneffüsten sonra Aslan, Zeki’nin yanına gitti. Üstü başı toz içinde ama mutlu mutlu gülümsüyordu. Hafifçe saçlarından tuttu;

—Bu ne evladım?

—Şey… Maç yaptık, toz oldu üstüm.

—Onu sormuyorum, bu ne?

—Uzamış mı?                                        

—Allah Allah, bir de sınıf 1.si olacak. Bu saç evladım, saç.

Zeki, öğretmeninin şaka yaptığını anladı. Aslan, gülümsedi;

—Şimdi anlat bakalım, ceza nasıl geçti.

—İyiydi öğretmenim, gol de attım.

—Ne golü, sen kaleci değil miydin?

—Hiç gol kurtaramıyordum, beni kaleden çıkardılar.

—Sen de gol attın. Aferin. Unutma, gözüm üstünde, sınıf birincilerini hiç sevmem, hep ders, hep ders. Senin yüzünü her gün gülerken görmezsem başka ceza da veririm.

—Tamam öğretmenim.

Zeki yerine oturunca, Aslan tahtaya geçti ve “BAŞARI NELERDEN OLUŞUR” diye yazdı. Sonra sınıfa döndü;

—Cevabını biliyor musunuz? Dinleyin, öğrenin.

Tahtaya önce 1 yazdı.

—Bu mutluluk, sonra yanına 0’lar koyarsak, okuldaki başarınız, işteki başarınız, sosyal çevrenizde başarınız, genel başarınızı yükseltir. Görüyorsunuz ki her basamakta başarı değeri  katlanarak artıyor. Ama en baştakini silersek, yani mutluluk olmazsa öbürlerinin değeri bir hiçtir.

Birkaç öğrenci itiraz etmeye kalktı, seslendiler;

—Öğretmenim bu başka türlüydü galiba, en baştaki ‘karakter’ değil miydi?

—Susun bakayım benden iyi mi bileceksiniz. Mutlu değilseniz hiçbir başarının önemi yoktur. Bazen çok daha fazla kazancı olacak bir işi önünüze getirirler ama arkadaşlarınızı seversiniz, bırakıp gidemezsiniz. Veya ailenizden yıllarca ayrı kalacağınız bir iş çıkar karşınıza, “Çok para kazanacağım” diye ailenizi bırakıp gitmek, yıllarca sevgisiz kalmak zor gelir. Hatta bunu kimseye söyleyemezsiniz. Mesela benim de karşıma da böyle iş imkanları çıktı. –Can’a doğru bakarak–  beni işsiz, güçsüz bir serseri sansalar da , bana kızar gibi görünseler de, beni sevdiklerini bildiğim ailemi bırakıp gidemedim. Hala da iş arıyor olsam da ailemle olduğum için pişman değil, mutluyum.

Can sevgiyle dayısına baktı. Öğrencilerden Mahmut;

—Ama  öğretmenim siz işsiz değilsiniz ki!

—Fazla karıştırma bakayım. Hem öğretmenlerin tek maaşla geçinebildiklerini mi sanıyorsun. Maaş yetmiyor. Hafta sonu kurs vereceğim, gelmeyeni …teneffüste bırakacağım.

—Sınıfta mı bırakacaksınız?

—Vay uyanık, hemen de düzeltmeye kalkar. Hayır efendim, sınıfta bırakmayı sevmem. Yani hafta sonu da kursa gelirseniz sevinirim.

Aslan, öğrencilerden birinin kitabını aldı incelemeye başladı. 
YORUM EKLE