banner306

Doktor Mustafa Kotanoğlu Babasını anlatıyor

Çankırının Unutulmaz Müftüsü Seyfullah Kotanoğlu

11 Nisan 2012 tarihinde Hakka yürüyen Çankırı’nın unutulmaz Müftüsü Seyfullah Kotanoğlu Hocamızın oğlu Dr. Mustafa Beyi Ankara Hastanesindeki çalışma odasında ziyaret ederek; kısa bir söyleşi gerçekleştirdim.

Mustafa kardeşimizle ilk kez karşılaştım. Rahmetli babasını çocukluk yıllarımdaki gençlik haliyle bilen biri olarak, babasının kopyasıydı karşımda duran. Sanki 40 yıldır tanıyormuşçasına aşina, tertemiz bir sima. Yiğit babanın, yiğit evladına ilk sorumu yöneltecektim ki; sorumu önceden biliyormuş gibi hemen söze girerek cevaplandırdı.

Babamın tembih ve vasiyetiydi:
“Çankırı’dan biri gelirse ilgilen, dertlerine derman ol, Çankırılılara kapını açık tut!”Buraya(Ankara Hastanesi) sürekli hasta gelir ve ben de Çankırılılara elimden gelen yardımı yapmak için azami gayret gösteriyorum.

Dr. Mustafa Bey rahmetlinin adres defterini göstererek “bu defterde yazılı olan isimlerin % 90’ının Çankırılı olduğunu” ifade ederek yakın zamandan bir hatırayla anlatıyor Çankırılıların babasına duyduğu sevgiyi:

Birkaç yıl önce bir sünnet daveti üzerine Çankırı’ya gittik babamla… İkindi namazından 1.5 saat önce Büyük Cami kürsüsünden vaaz vermesi için Çankırılı esnaf ve vatandaşlar babamı çembere aldı. Derken, Belediyeden vaaz anonsu da yapılınca cemaat Büyük caminin bahçesi dışına taştı. Öyle ki polisler geldi “ne oluyor?” diye. Cemaat o kadar coşkuluydu ki; ikindi namazı vaktinden tam bir saat sonra kılınabildi ve sohbet akşam namazına kadar devam etti.

Babamın Çankırı’ya duyduğu muhabbet inanılmazdı, çok severdi Çankırı’yı ve Çankırılıları.

Babamın vefatından itibaren baş sağlığı için o kadar çok Çankırılı aradı ki… Halen de aramaya devam ediyorlar. Çankırı’da İslam’a hizmet için büyük gayretler gösteren ve bu yolda güçlü dostluklar kurarak Çankırı’nın her köşesine koşan babama Çankırılılar sahip çıkarak vefa gösterdiler, Allah razı olsun.

Derdi ki;

Erzurum’un (kendi memleketi) mollası çoktur, kıymet bileni azdır.

Çankırı’nın mollası yoktur ama çok kıymet bilirler.

---

Babamı Bağlum’a defnettik. Bir gün Bağlum’da birlikte Seyyid Abdülhakîm Arvasi Hazretlerinin kabri yakınından geçerken: olur ya Hak vaki olur, (eliyle işaret ederek) beni Bağlum çamlarının buraya defnedin demişti.

Babam ikindi namazına ayrı bir ehemmiyet verirdi. Sevgili Peygamberimizin (SAV) Hendek harbinde İkindi vakti geçti diye gözyaşı döktüğünü sık sık anlatırdı.

Babamın cenaze namazı da İkindi vakti Hacı Bayram Camiinde kılındı. Vasiyeti üzerine vefatına kadar vaaz kürsüsüne çıkmayı sürdürdüğü Keçiören Mecidiye Camiinde de öğlen cenaze namazı kılındı. Babam içinMescidi Nebevi’de ve Kabe’ de de gıyabi cenaze namazı kılındığını öğrendik. Ayrıca hatimler geldi yurdun ve dünyanın dört bir köşesinden. Avustralya’da bile babamın gıyabi cenaze namazı kılındığını biliyoruz.

 “Ağlamayın, sızlamayın! Namazını kılın, Kuran okuyun. Allah’ın ipine sımsıkı sarılın”son sözleri oldu.

Rahmetli Seyfullah Kotanoğlu vaaz vermek için yüzlerce ve hatta binlerce kere kürsüye çıktı. Kendine has tarzıyla verdiği vaazlarla canla,başla İslamâ hizmet etti;büyük ilgi ve sevgi gördü. Bunca vaazının ses ve görüntü kayıtlarından elinizde var mı? Diye soruyorum.

Babasının 1977’den itibaren 150 civarında ses kaydının mevcut olduğu ve bunları düzenlemek suretiyle yayınlamaya başlayacağını; ileride babasının vaazlarından oluşan bir kitap serisi yayınlama düşüncesi olduğunu ifade ediyor.

12 Eylül sonrası Hocamın çektiği sıkıntıları soruyorum:

12 Eylül öncesi babamın vaaz kasetlerine bakıldığında hep birlik ve beraberlik vurgusu var. Terörün canlar aldığı o sıkıntılı günlerde; bunun bir oyun olduğunu ve amacın Müslümanı Müslümana kırdırmak olduğunu sürekli anlatıyordu babam.

12 Eylülü ihtilalını yapanların, aslında 12 Eylül zeminini hazırlayanlar olduğuna defalarca dikkat çekmişti. O dönemde vaaz verdiği camilere bomba ihbarı yapılmış, cami duvarına tehdit sloganları yazılmış ve evimizin telefonu aranarak, birçok ölüm tehdidi yapılmıştı.

  • Bir askerin cenaze namazına katılan Kenan Evren’in cenaze namazına iştirak etmemesi üzerine babam;“Bir devletin başkanı cenaze namazı kılmaktan acizse, o devletin batması haktır!” sözünü korkusuzca Hacı Bayram Camiinden haykırmıştı cemaate…

Babam hayat 3 pencereden bakardı: Kur’an, Sünnet, vatan.

12 Eylül'ü yapanları karşısına alınca 10 gün gözaltında tutuldu ve akabinde Merkez Komutanlığında yargılandıktan sonra serbest bırakıldı. Bu arada evimize gelip didik didik aradılar.

Anayasa oylamasında Kotanoğlu soyadını taşıyan herkes listeden çıkartılmıştı. Hiç birimiz oy kullanmadık.Babam akabinde Ağrı’ya tayin edildi, 45 gün sonra da emekli oldu.

1989’da çıkan afla görevine tekrar döndü. 1983 ile 1986 arası Bursa’ya yerleştik. Bursa’da da babamı vaaz için kürsüye çıkmasına izin vermediler. Daha acısı da, izin için gittiği memleketimiz Erzurum’da bile kürsüye çıkıp, vaaz vermesine mani oldular.( Bursa’da olduğumuz yıllar babam Ramazan’da Ankara’ya gelip vaaz veriyordu. )

28 Şubat Sonrasında da sıkıntılar yaşamıştı rahmetli, anlatır mısınız o dönemi:

Polatlı’da verdiği konferansla ilgili bölücü bir yayın organı suç duyurusunda bulunmuş, bunun üzerine açılan davanın mahkemesi görülüyordu.

Avukat tutalım dedim ama istemiyorum dedi.2 Nolu DGM’de 313. Maddeden yargılanıyordu. Mahkeme günü duruşma salonunun kapısına geldik. Tam içeri girerken kapıdaki listeye göz attı ve kahırlanarak bastonuyla vurarak heyhat! Dedi… O listenin ilk sırasında Leyla Zana’nın, ikinci sırasında Hatip Dicle’nin adı vardı.

Mahkeme üyeleri hain apoyu yargılayan ekipti. Talat Şalk başkandı.

Savunmasını yaparken sanki Hacı Bayram Camiinde Cuma vaazı veriyormuş gibi tam 1 saat 45 dakika konuştu.

Beni yargılayın ve neyse cezam verin ama beni kapıdaki listede isimleri yazılı şerefsizlerle yargılamayın! Diye haykırarak savunmasına başladı ve önce hayatını ve mücadelesini özetledi.

"Sizin bana burada vereceğiniz ceza, öteki tarafta kurtuluşum olacaktır" diye bitirdi savunmasını.

Yaş haddi ve iyi halinden babama hapis cezası verip 5 yıl tecil ettiler. Bu 5 yıl zarfında ceza alması halinde tecil de bozulacağından temkinli olması yönünde defalarca telkinde bulundum. Ancak bana ‘’Bak Mustafa benim konuşmalarımdan benim başıma bir şey gelmez. Çünkü ben öyle hocalardan okudum ki; onların duaları ve icazeleri ben korur’’ derdi.

Babam savunmasını yaptıktan sonra daktilografa dönerek ”Kızım yazdığından bir kâğıtta bana verin çünkü onu öbür tarafa götüreceğim” dedi, hâkimde vereceklerini söyledi.

Babam savunmasını yaparken, mahkeme salonu dolup taşmıştı. O mahkemenin mübaşirinin şu sözlerini de söylemeden geçmeyeyim:

Ben sanık sandalyesinde 30 yıldır nice savunma yapan insana şahit oldum ama böyle bir savunma yapanı ne gördüm, ne de duydum.

  • Kayseri’de Tıp Fakültesine okumak için geldiğimde, valizimi açınca babamın mektubuyla karşılaştım. Babam namazımı kılmamı, Sünnete uymamı ve idareci olduğumda da adaletli olmamı istiyordu. Resulullah’ın “Kızım Fatma namazını mutlaka kıl, yoksa sana şefaatçi olamam” Hadisi Şerifini sık sık hatırlatırdı.

Babam, Necip Fazıl’ı Çankırı’ya getirmiş. Bunun, bir de

hikâyesi var anlatayım:

Necip Fazıl Kısakürek Kastamonu’da konferans verecekmiş… Bunu duyunca nasılsa Çankırı üzerinden geçecek diye aralarındaki muhabbete dayanarak babam Çankırı’da da bir konferans vermesini rica etmiş. Necip Fazıl zaman darlığı nedeniyle öğlen mutlaka Kastamonu’da olmasını gerektiğini söyleyince, babam o saate kendisini Kastamonu’ya Yetiştireceklerini söylemiş…

Necip Fazıl’ın Çankırı’ya geleceği ilan edilince Çankırılılar Büyük Sinemayı tıka basa doldurmuşlar…

Necip Fazıl kürsüye çıkmış, ilk cümlesi “Ey Çankırılılar bu hoca size yeter! Benim konuşmama gerek yok” olmuş…

Reisül Kurra Gönenli Mehmet Efendiyle hatırası:

Gönenli Mehmet Efendi (Mehmet Öğütçü) kendisine ders almaya gelen öğrencilerine 40 kuruş harçlık verirmiş. Babam da kendisinin öğrencisi imiş ama hiç para almak kısmet olmamış. Çünkü babam, dersi bitince bir başka hoca efendiden ders almak için İstanbul’un bir başka köşesine koşturuyormuş…

Bir gün Gönenli Mehmet Efendi, Babama:

Seyfullah sen çok mu zenginsin? Niye harçlık almıyorsun? Diye sormuş.

Babam da; Sizin dersinizden sonra Eminönü’ne Bacakları Kesik Mehmet Efendiye yetişmeye çalışıyorum, oradan Çamlıdere’ye Süleyman Efendinin dersine yetişmeye çalışıyorum. Efendim dersim bitince, diğer dersleri almak için hemen çıkıyorum bu yüzden de bugüne kadar sizin vermiş olduğunuz parayı alamadım.

Babamın bu cevabı üzerine mübarek: “Seyfullah oğlum bundan sonra sen gelme! Ben sana öğrenci göndereyim, onları okut sana 1 lira vereyim” diyor.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Mehmet Ali Çendek
Mehmet Ali Çendek - 11 yıl Önce

bilmiyorum mustafa bey hatırlayacakmı biz aynı yaşlardayız hastane köprüsünün orda babamla giderken karşılaştık. mustafa beyde rahmetli babasıylaydı gülerek Eyüp hoca hadi güleştirelimmi dedi mustafa bey benden hem kalıplı hemde güclü bir duruşu vardı. ben öğle derdemez üstümde pardüsü vardı çıkartım atmış hadi demiştim. o zaman mustafa bey çekindi. gözü korkmuştu ozaman şakalşıp ayrılmışlardı . hiç unutamam bilmem mustafa beyde hatırlarmı. Allah rahmet etsin mekanı cennet olsun.

Osman Yıldız
Osman Yıldız - 11 yıl Önce

İslama yaptığı hizmetler ve bu çerçevede memleketimiz Çankırıya yaptığı hizmetlerden Allah razı olsun.Belliki evladı da onun izinden yürüyor, Allah onu da muvaffak eylesin.Bir alim olarak kürsüde Allah ve Peygamber aşkıyla coşarak cemaati ateşleyen Seyfullah Kotanoğlunun mekanı Cennet olsun.

M. Akif İnce
M. Akif İnce - 11 yıl Önce


Bilgiyi elde ettikten sonra halka söylemeyen, belletmeyen kişi;zengin olupta yoksul doyurmayan kimseye benze.(Hadisi Şerif) Kotanoğlu rahmetlinin ilminden istifa ettik Allah ondan binlerce razı olsun.

Mehmet Ali Çendek
Mehmet Ali Çendek - 11 yıl Önce

sayın hocam bundan yıllar önce 90 larda hacı bayram camisinde vaaz etmişti dinledim namazdan sonra yanına yaklaştım selam verip ellerinden öptüm . hocam ben çankırdan Eyüp ÇENDEK in oğlu deyince ya sen eyüp hocanın oğlusun öğlemi dedi hatırımı sordu karnın açmı ne yapıyorsun bir sürü soru çankırıdan babamdan aç olup olmadığımı tekrarladı sağolun deyip ayrılmıştım. ALLAH ONDAN RAZI OLSUN MEKANI CENNET OLSUN

Ahmet Ali Kırış
Ahmet Ali Kırış - 11 yıl Önce

Makamlarda ömürde gelip geçici, maharet o koltugun ve yaşanan hayatın hakkını verip Allahın rızasını kazanabilmekte. Kotanoğlu hocamız her ikisinin de hakkını vererek ebetiyete göçtü. Allah ondan razı olsun, oğlu mustafa beye de uzun ömürler versin, hocamızın kasetlerini bekliyoruz. Saygılar.

Ahmet Ali Kırış
Ahmet Ali Kırış - 11 yıl Önce

Çankırımızda görev yapmış çankırılı hemşehrilerimize büyük emegi dokunmuş çok degerli din adamımız Seyfullah KOTANOGLU hocamızın mekanı cennet olsun, bu yaşamı boyunca Çankırılı insanlar çok sevmiş ki Doktor oğluna vasiyet etmiş ne zaman bir Çankırılı gelirse sana yardımını esirgeme demiş bu sözleri beni şahsımı çok duygulandırdı. Böyle bir babanın evladını bulup teşekkür etmek bana farz olmuştur..

Fuat ARSLAN
Fuat ARSLAN - 8 yıl Önce

hocamız nur içinde yatsın mekanı cennet olsun.

Eyüp Kahveci
Eyüp Kahveci - 4 yıl Önce

Allah rahmet eylesin, Mustafa kardeşimizin de yolu açık olsun.

banner304