Ermeni Armin Nasıl Müslüman Oldu?

 Astarlızade Hilmi Efendiyle Paşaköyde karşılaştı ve...

Keçiören, giderek büyüyen nüfusuyla Ankara’nın en kalabalık metropolü unvanını Çankaya’nın elinden aldı.

TUİK verilerine göre Keçiören’de nüfusun illere göre dağılımında Çankırılılar ilk sırada yer alıyor.

Ankara’da Çankırılılar adına düzenlenecek etkinliklerde, bu bakımdan Keçiören’in yeri ve önemi büyük.

Keçiören’de Astarlızade Hilmi Efendiyi yâd gecemizin ilkini 2011 yılı 18 Şubatında düzenlemiştik.

Hilmi Efendinin vefatının 50. seneyi devriyesine denk gelen ikinci gecemizi “17 Şubat yerine” hava muhalefeti nedeniyle 23 Mart 2012 tarihinde gerçekleştirdik.

Geleneksel hüviyet kazanan Astarlızade Hilmi Efendiyi Yâd Gecesinin üçüncüsünü daha zengin bir muhtevayla “Seydişehir’den Çankırı’ya Uzanan Altın Halkalar” adıyla İnşallah 24 Mayıs akşamı gerçekleştireceğiz.

Bir milletin geleceğinden emin olabilmesi, ilmi ve fikri yönden gelişip ilerlemesi, geçmişteki kültür mirasını çok iyi bilmesine ve özümlemesine bağlıdır. Bu kültür mirasının temel taşları da yetiştirdiği büyük şahsiyetlerdir. Bizler, yaşadığı asra mührünü vurmuş büyük insanları takdir etmeyip, yeni kuşaklara aktarmadığımız takdirde, onlar kendilerine başka kültürlerin ürünü olan şahsiyetleri örnek alacaklar, dolayısıyla kültürel yozlaşma bataklığına saplanacaklardır. Bu sebeple İslam Âlemi, yetiştirdiği bu Allah dostu insanları iyi tanımak ve onların kristalleşmiş fikir ve davranışlarını örnek almak durumundadır.

İki sene İstanbul’da tıp tahsili gören Hilmi Efendi, şifa için Dergâhına gelenlere yardımcı olur ve onlardan kesinlikle ücret almazdı.

Dergâhına gelen hastaları, akupunktur aletiyle tedavi ederdi. Bu şekilde dergâha hasta olarak gelip, tedavi olup, şifa bulan pek çok insan vardır.

Gelen hastaya önce ikramda bulunulur, dinlendirilirdi. Sonra huzuruna alır, hastaya psikoterapi yapar, hastalığın ve şifanın Allah’tan olduğunu hatırlatır, öncelikle moral verirdi. Eğer tıbben hastalık, ileri derecede ve cerrahi müdahale gerektiriyorsa doktorlara yönlendirirdi.

Hastalara manevi yönden destek verir, hastalara şu şiirini okurdu:

Ey hasta! İstersen derde devayı

Nur şerbeti ile iç, âyet-i şifayı

Koy gerdanına hazret-i Kur’ânı

Görmeyesin bir daha cevr-i cefayı

Onun dergâhına, gölgesine sığınan yüzlerce insan, maddî ve manevî dertlerine şifa bulmaktadır. Hayatında sadece manevî yönden değil, felçli, kötürüm vs. birçok insanı yeniden hayata ve yaşam sevincine kavuşturduğunu hatıralarla sabittir.

Vefatından sonra da, onun kapısına gelen herkes onun duaları bereketiyle ruhen, bedenen yenilenmekte ve rahatlamaktadır. Bu konuda o, bilinmeyen, tılsımlı veya gizemli metotlar değil, insanları Yaratıcılarına havale ederek, “Allah muttaki kullarının dualarını kabul eder” (Mâide/27) ayetinin sırındaki fiilî ve kavlî dua’yı en üst düzeyde bir ibadet olarak yapardı.

Çankırı’nın son yüzyılına damgasını vuran, Osmanlı’nın bakiyesi bir toplumun oluşmasında Çankırı ölçeğinde gayretleri ve eserleri bulunan Şeyh Astarlızade Mehmet Hilmi Efendiyle karşılaşan bahtiyar insanların sayısı git gide azalıyor. Hilmi Efendiyle ilgili hatıra nakleden bu kıymetli insanları bulduğumuzda, duyduğum sevinci kelimelerle ifade etmem mümkün değil.

17 Şubat 1962'de Hakka yürüyen Hilmi Efendiyi tanımakla şereflenmiş bahtiyar insanlardan Alanpınar (Merzi) Köyünden Mustafa Meral abimizle evinde yaptığımız sohbette anlattıklarını ilk kez duydum ve sizlerle paylaşmak istiyorum.

Armin Efendi inşaat işleriyle uğraşan, dürüst bir  gayri Müslim Ermeni vatandaşıdır.

Çalıştığı sektörde kendisiyle iş yapan Çankırılı arkadaşları da vardır. Armin Efendi dürüst ve düzgün kişiliğinin yanında, cana yakınlığıyla da Çankırılılara kendisini sevdirmiştir.

Armin efendinin sürekli yanında bulunan bir de erkek kardeşi vardır. Kardeşi boylu poslu, mavi gözlü, çok yakışıklı bir çocuktur.

Bir gün aniden rahatsızlanır ve düşüp bayılır. Önceleri bunun geçici bir durum olduğu düşünülür ama düşüp bayılmalar sıklaşmaya başlayınca Ankara ve İstanbul’da Hastane hastane gezilir kardeşin sağlığına kavuşması için…

Ancak bir netice alınamaz.

Bu durum Armin’i çok üzmektedir, neşeli halinden eser kalmamıştır.

İşine çok titiz olan Armin, bürosuna kapanıp işlerine de bakmaz olur.

İşte tam bu noktada Armin Efendi’nin Çankırılı arkadaşları kendisine şu teklifte bulunur:

Kardeşini, bir de Çankırı’ya Astarlızade Hilmi Efendi’ye götürelim.

Armin Efendi hiç tereddütsüz “olur” der ve çıkılır hasta kardeşle Ankara’dan Çankırı’ya yola…

Çankırı’da Kasrı Arifan’a yani Hilmi Efendinin Dergâhına gelindiğinde Paşaköy’de olduğu söylenir.

Paşaköy’e geldiklerinde Hilmi Efendi muhabbetle karşılar misafirlerini… Gelenlerin içinde yabancı olanları bilir ama hiç belli etmez.

Kapısına şifâ için gelenleri, Cenâb-ı Hakka havale eder, “Yâ Rabbi, bu kulların benim değil, Senin kapına geldiler, onlara şifâlarını ihsan ediver” niyazıyla tedavi ederdi. Her hastasına bir hâzik tabib edasıyla yaklaşır, tedavi başlamadan önce onların yaralı gönüllerini pansuman eder ve onlara şifanın kesinlikle Cenâb-ı Hak’tan olduğunu, kendilerinin sadece vesîle olduklarını telkin ederdi.

Armin ve beraberindeki Çankırılılara ikramda bulunulur. Hilmi Efendi rahatsız olan gençle baş başa kalır…

Armin bir ara el çabukluğuyla oturduğu minderin altına bir tomar kâğıt para koyar.

Bir saate yakın bir bekleyişten sonra Hilmi Efendi hastasıyla misafirlerin yanına gelir.

Saygıyla ayağa fırlayan misafirlerden Armin’in omuzuna dokunarak;

-“Evladım minderin altına koymuş olduğun parayı al ve cebine koy. Münasip bir yere yardımda bulunursun” der.

Armin donup kalmıştır ve anlamıştır Hilmi Efendinin kalp gözünün açık olduğunu.

Hilmi Efendinin hürmetle ellerini öper ve mahcubiyetle sarılıp ağlamaya başlar.

Hilmi Efendinin şefkat ve muhabbetle kucakladığı Armin kardeşinin gülen gözleriyle çakışınca göz pınarlarından akan yaşlar sel olmuştur…

Müsaade istenir ve bu defa Paşaköy’den Ankara’ya yola çıkılır.

Eski haline dönen kardeşini sımsıkı kucaklayıp öpüp koklayan Armin’in içi öyle bir coşmuştur ki; Ankara’ya kadar tek kelime konuşmadan hüngür hüngür ağlar…

Kardeşinin hastalığı vesilesiyle Astarlızade Hilmi Efendiyle karşılaştığı gün kalbine düşen İslam ateşiyle yanıp tutuşan Armin Efendi Çankırı ziyaretinin ardından Müslüman olur.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Erol PEKDER
Erol PEKDER - 11 yıl Önce

Çankırıda yaşamış nice mübarek insanları bize tanıtan kendisi de hiç bir zaman ön plana çıkmadan hep arka planda kalan kahraman gazeteci Metin YILMAZ Abime sonsuz şukranlarımı sunuyorum Çankırı Postası Sahibine , yazarlarına ,takipçilerine ,okurlarına da ayrıca teşekkür ediyorum.

Veysel Candan
Veysel Candan - 11 yıl Önce

Çankırıda böyle mübarek bir zatın adını taşıyan tek mescit yada caminin olmaması çok üzücüdür.