28 Şubat döneminde Kurşunlu Milli Gençlik Vakfı Başkanlığı görevinde bulunan gazetemiz sahibi Ercan Şeker dönemin tanıkları arasında yer alıyor.
Sistemli bir şekilde küçük bir kasabada dahi yapılan baskı ve sindirme çalışmalarına şahit olan Şeker, "O dönem her kurumdan bir üyenin yer aldığı bir heyet oluşturulmuştu ve her ay gelip sözde bizleri denetliyorlardı. Maliye, Sağlık, Milli Eğitim, Emniyet, Jandarma ve Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü'nden oluşan komisyon, vakfın sağlık koşuları başta olmak üzere mali durumunu denetliyor hatta çayı, şekeri dahi nasıl aldığımıza kadar soruyorlardı. Hadis, tefsir kitaplarının ağırlıkta bulunduğu kitapları tek tek inceleyen komisyon duvar köşesinde örümcek ağı olup olmadığına dahi bakıyor ve tutanak sonrasında hep birlikte imzalıyorduk..
-Savcının vicdanı sayesinde kurtuldum!
O dönemle ilgili başka bir hatırasını anlatan Şeker, bir gün savcılıktan bir tebligat geldi. Savcı kovuşturma için beni çağırıyor. Gittim tabi ne için çağırıldığım hakkında en ufak bir fikrim dahi yok! Savcı benden vakıf mührünü istedi. Tabi aldım getirdim. Meğer paradaki Atatürk fotoğrafının üzerine birisi bizim vakfın mührünü basmış. O para piyasa sürülmüş ve Doğanhisar savcılığına ulaşıp oradan da suç duyurusuyla Kurşunlu Savcılığına olay intikal ettirilmiş. Tabi savcı parayı çıkartıp mührü gösterince bir komployla karşı karşıyayız olduğumuzu anladım. Çünkü o dönem ne yapılsa irtica yaftasıyla rahmetli Erbakan'ın aleyhinde kullanılıyordu. Savcıya mührün herkesin girip çıktığı bir odada çekmecede rahatlıkla ulaşabildiğini ve bir komplo düzenlemek için yapılmış olduğunu ifade etmiştim. Konuyla ilgili yazışmalar ifadeler ve uzun bir soruşturma sürecinden sonra Allah'tan savcı vicdanlı birisiymişte dava açmadı ve bu komlo da sonuçsuz kaldı. Belgi o dönemki cunta bu olaydan haberdar olsaydı darbeye zemin hazırlamak için bunu da belgeler arasında kullanabilirdi. 1999 yılına gelindiğinde şubesi kapanmış ve tabelası zorla indirilmiş bir gençlik teşkilatının polis zoruyla boşaltılarak, kapısına mühür vurulan ve kaldırım kenarında gözyaşı döken başkanıydım."
"O dönem İmam Hatipli gençler olarak bizlerin büyük hakları gasp edilmişti" diye konuşan Şeker, Üniversite sınavında Türkiye sıralamasında üç bininci olmuş bir İmam Hatipli, kat sayı engeli yüzünden sıralamada yüz bininci bir lise çıkışlının sıralamasına geriliyordu" diye konuştu.
'MGV' de yetişen genç dört fakülte bitirmiş gibidir'
Rahmetli Erbakan'ın 'MGV' de yetişen genç dört fakülte bitirmiş gibidir' sözünün bugünlerde daha iyi anlaşıldığını belirten Şeker, "Gençlerdeki manevi eksikliği gören Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'da dindar gençlik vurgusuyla bu sıkıntıyı dile getirdi" diye konuştu.