Ilgazlı Hacıbaba (K.S.)

 Hafız Ahmet Abduşoğlu

Göçle birlikte Çankırı dışında İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere birçok ilimizde Çankırılılar büyük bir nüfus gücüne ulaşmıştır. 

Bu gücün birlik, beraberlik ve dayanışma dairesinde; beşeri, iktisadi ve siyasi manada aktive edilmesi için manevi ve milli dinamiklerimizin yeni kuşaklara anlatılarak/aktarılarak; Çankırı şuurunun yerleştirilmesi şarttır. Ekmek kavgasını nerede sürdürürse sürdürsün, Çankırılılar geçmişinden ve memleketinden kopmamalıdır.

Gelecekte elde edilecek tüm başarılar, geçmişimize hakkınca ve layıkınca sahip çıkmakla mümkündür. Bu anlamda Çankırı Kalesini Bizans’tan alarak Çankırı’ya Müslüman Türk’ün mührünü vuran Emir Karatekin Bey başta olmak üzere; Billur Bey, Sarı Yanık Baba, Toprak Baba, Hacı Murad-ı Veli, Kasım Bey, Piri Sani Mustafa Çerkeşi, Çerkeşli Mehmet Hilmi Efendi, Sofuzade Mustafa Hazım, Ahmet Mecbur Efendi, Astarlızade Mehmet Hilmi Efendi, Şeyh Kara Mustafa, Mustafa Tuhti Efendi, Ilgazlı Hacı Baba'ya” Çankırı’nın manevi mimarları olarak sahip çıkmak hepimizin boynuna borçtur.

Ilgazlı Hacı Baba namıyla sadece Ilgaz'da ve Çankırı’da değil, Türkiye çapında bilinen Hafız Ahmet Abduşoğlu 1890 yılında Ilgaz'ın Aşağıdere köyünde dünyaya geldi. Babası köyün imamı Mahmut Efendi, annesi ise Ayşe Hanımdır.

Merhum Prof. Dr. Abdulkerim Abdulkadiroğlu'nun kaleme aldığı Ilgazlı Hacı Baba (Nakşbendi Şeyhi Ahmed Abduşoğlu) adlı kitap Ilgazlı Hacı Babaya dair tek yazılı kaynaktır.Kitabı takdiminde rahmetli Abdulkadiroğlu'nun şu sözü dikkat çekicidir:

"Hacı Babayı seviyoruz, lafta kalmamalı, baş tacı edilmeye gerçekten layık biri olduğu nesilden nesile zihinlere yerleştirilmelidir."

Kitapta yer alan bilgilere göre:Ahmet Efendi henüz yedi yaşında iken hafızlığını ikmal eder.Küçük yasta babasını kaybedince, annesi Ayşe Hanım oğlunu tahsil için İstanbul’a Fatih Medresesine gönderir. Ahmet Efendi Fatih Medresesinden Tasavvuf, Hadis,Mantık, Hadis ve Fenni ilimler diplomalarını alarak, hizmet için memleketi Ilgaz’a gelir. Ilgaz'da altı yıl imam hatiplik ve bir buçuk yıl da adliye kâtipliği yapar. Daha sonra memuriyetten ayrılarak serbest arzuhalcilikle sürdürür hayatını. 

1950 sonrasında ise kendini talebe yetiştirmeye adar.

Hacı Baba iki evlilik yapmıştır.İlk eşi Cendere köylü Hatice Hanım, ikinci eşi de Okçular köyünden Servinaz hanımdır.Ahmet Efendinin, ilk evliliğinden Ayşe adında bir kızı, ikinci evliliğinden de Mehmet, Said, Selim ve Ali adında dört erkek,Saide isimli bir de kız çocuğu olmuştur.

Ilgazlı Hacı Ahmet Efendi, fiziki olarak minyon ve zayıf bünyeli, ilk geldiği şekilde kesilmeden uzatıldığı için tabii ve yumuşak sakallı, bakışları tesirli bir zat idi. Şeyh Ilgazlı Hacı Ahmet Efendi 8 Aralık 1975 tarihinde hastalıktan vefat etmiştir. Mezarı Ilgaz ilçemizin Cendere köyünde bulunmaktadır.

  • Kitapta Prof. Dr. M. Esad Coşan'ın 1974 senesinde Hacı Babayı Ilgaz'daki evinde ziyaret ederek sofrasına oturduğu bilgisi de yer almaktadır.

Ilgazlı Hacı Babanın torunlarından İmam Ahmet Abduşoğlu ile teyze oğlu Nurullah Çelen Kardeşimizin bürosunda bir araya geldik.

TUİK verilerine göre Ankara’da en çok Çankırılının yaşadığı metropol ilçe Keçiören’de 2 yıldır düzenlediğimiz "Astarlızade Mehmet Hilmi Efendi Yad Gecesi" programı formatında Hacı Babayı anmak için de bir etkinlik planlıyoruz. Torun Ahmet Abduşoğlu ile mübarek dedesi Hacı Babayı ve bu etkinlik için düşüncelerimizi konuştuk.

Babasından, yakınlarından ve Hacı Babanın bağlılarından duyduğu hatıraları anlattı Ahmet Hocam...

  • Ahmet Hocanın ağabeyi(Şefik) doğduğunda, babası ona Ahmet ismini vermek istemiş fakat Hacı Baba çocuğun isminin Şefik olmasını, Ahmet isminin ondan sonra doğacak çocuklarına konmasını istemiş. Ahmet Hoca Hacı Babanın 1975 yılında vefatından 3 yıl sonra 1978 yılında dünyaya gelmiş ve böylece de Hacı Babanın kerameten zikrettiği "Ahmet" ismi ona nasip olmuş.

Hacı Baba vefatından önce mezarının sade olmasını ve berekete mani olacağı endişesiyle üzerinin kapatılmamasını istemiş. Bu isteği doğrultusunda bugün sade bir mezarı var Cendere köyünde. Kabri başındaki taşı da, rüyasında gören mermerci Hacı Babadan aldığı tarife göre yapmış.

Fotoğrafının evlerde bulunmasını istememiş Hacı Baba, el öptürmediği de biliniyor...

Hacı Babanın kabri Cendere köyünde ancak Hacı Babanın asıl köyü Aşağıdere.Bugün onun doğup yaşadığı Aşağıdere'deki evi yıkılmış metruk bir vaziyette. Önümüzdeki günlerde bu evin yeniden yapılarak; misafirleri ağırlayacak şekilde düzenlenmesinin söz konusu olduğunu söylüyor Nurullah Kardeşimiz sohbetimizde.

  • Bir dönem Hacı Bayram Camii imamı olarak görev yapan ve Ankara dışında da isim yapan Zekai Sarsılmaz Hoca Efendi(*) Hacı Babayı çok severmiş. Hacı Baba, Hacı Bayram Camiine geldiğinde arkalarda bir köşede saf tutarmış. Zekai Hoca Efendi onun camide olduğunu hissederek yanına gelir muhabbetle elini öpermiş. Ankara’ya her geldiğinde mutlaka Zekai Hocaya da uğrayan Hacı Baba, bu ziyaretlerin birinde cami çıkışında Zekai Hocayla sohbet ederlerken, cemaatten birisi gelerek “ilim dergâhının vasıfları nelerdir?” sualini yöneltmiş. Zekai Hoca Efendi Ilgazlı Hacı Babayı işaret ederek, sualin cevabını ondan almasını isteyerek,  “Okyanus dururken, dere çağlamaz” sözüyle Hacı Babanın ilmine hürmet etmiştir.

(*)Aslen Konyalı olan Ankara Hacı Bayram Camii Başimamı Hafız Zekai Sarsılmaz Hoca Efendiyi câmi - cemaatle biraz münasebeti bulunan, yerli yabancı tanımayan yoktu. O, bir ocak idi. Isınmaya ihtiyaç duyan herkesin bir yerlerden ocağa elini uzatmaya çalışması gibi, hocanın sohbetleri ve ikramıyla gönül pasını silmek isteyenler, bilhassa çeşitli sebeplerle Anadolu'dan Ankara'ya gelenler Hacı Bayram Camii civarında bir otelde kalarak hocanın elini öperler, iltifat ve latifelerine maruz kalmaktan dünyalar verilmişçesine mutlu olurlar, o çevrede bulunan pek çok kimse ile tanışma fırsatını da böylece yakalarlardı.

Onun en büyük ikramlarından biri de, bir namaz vaktinde ehl-i Kur'ân birine gözünün ilişmesi halinde namazın akabindeki mihrabiyeyi mutlaka ona okutması olurdu. "İmamın ikrâmı mihraptır" derler. İmamlığı birine bırakması olarak yorumlanan bu durumu, hoca belki de hissi kablel vukû (altıncı his) ile çok iyi bilir ama öyle mihrabı herkese teslim etmezdi; mihrabiyye okutmaktan da geri duramazdı. O, nerede ise Türkiye'nin her il ve ilçesinden gelip de cemaat arasında bulunan hamele-i Kur'ân'ı, şaşılacak bir şekilde çok iyi tayin eder ve tanırdı. ( Prof. Dr. Abdulkerim Abdulkadiroğlu Altınoluk Dergisi - 2000 Ocak, Sayı: 167, Sayfa: 55 )


YORUM EKLE
YORUMLAR
Suat Paksoy
Suat Paksoy - 11 yıl Önce

Ilgazlı Hacı Babadan sonra Tosyalı Recep Efendi bu zincirin halkası olup oda Rahmeti Rahmana kavuşunca şuanda Tosyalı Ekrem Hoca ile sürmektedir.

s.c
s.c - 10 yıl Önce

recep efendimizden sonra geredeli hacı burhan efendi emaneti devralmıştır. recep efendi emanetin kendinde olmadığını bizzat söylemiştir. emanet ankarada hacı burhan efendidedir.

bildiğim kadarıyla
bildiğim kadarıyla - 11 yıl Önce

bu konuda çok yorumlar yapılmıştır. ben ve aile büyüklerim son derece yakından tanıdığımız hacı babalar hakkında şunu söylemek istiyorum ekrem efendi bu çağda bulunan en büyük velilerden dir bizzat kendimde yüzüme karşı keramette de bulunmuştur ben kendisine bu konuda güveniyorum bizde birşey yok desede Allah ( c.c. ) bizi kendisine derviş yapmayı inş nasip eder bu günahkar kuluna yol göstern birisi olur herkese saygılarımla

s.c
s.c - 10 yıl Önce

recep efendinin görevinin yarısını suudi arabistanda geredeli hacı burhan efendiye verildiğini ve ekrem hocanın allah mübarek eylesin diyerek tebrik ettiğini biliyoruz. tamamını ise vefatından iki sene önce tevdi ettiğini biliyoruz. öğrenmek isteyenlere geniş bilgi verilir..

fbt
fbt - 10 yıl Önce

bu işler kişilerin beğenmesiyle değil.allah cc seçmesi ile olur.görev tevdi edilen kişide kendine tabi olanlara tevveccüh yapar.ve görevini yürütür.mürşit olmanın göstergesi teveccüh yapabilmesidir.

Gökhan
Gökhan - 9 yıl Önce

recep ese hocaefendi'den sonra ekrem arslanel hocaefendi gelmiştir yerine, ismini belirtmiş olduğunuz zatın bu grupla bir alakası yoktur.

fbt
fbt - 10 yıl Önce

bu yolda hiç bir veli kendisnden sonra gelecek olan veliyi yetiştirmeden oğlum bende ne varsa sana verdim.benide kabul et demeden rahmeti rahmana kavuşmaz.çünkü ilahi kural budur.biz büyüklerimizden bizzat böyle duyduk.

S.Erman
S.Erman - 11 yıl Önce

görevin ekrem hoca da olduğuna eminmisiniz, biz olmadığıma eminizde