İyi pazarlar…

 Eh yine bir seçim günü geldi çattı.

Bizler beş yıl boyunca yönetecek ilimizi, ilçemizi ve beldemizi yarınlara taşıyacak olan yöneticileri seçeceğiz

Yarınlara umutla bakmak, gelecek kuşaklara daha güzel bir dünya bırakmak yeni seçilecek olan başkanların insiyatifinde ve projelerinde olacak.

Haftalarca seçim kampanyalarını aralıksız sürdüren ve vatandaşa kendisini ifade ederek oy istemekle geçiren adaylar ve partiler seçim kampanyalarının tamamlamış durumda.

Yorucu bir maratonun ardından yaptıkları çalışmanın karşılığında elde ettikleri başarı notunu yarın akşam seçmen tarafından sandıkta kendilerine verilecek karnede görecekler.

Türkiye hızla değişime girdiği gibi ilimizin de değişime uğramaması mümkün değil. Eski yıllarda yapılan seçimlerde “benim partimin bayrağı daha yukarıda dalgalanmalı” diyerek elektrik fincanlarının üstüne asılırdı bayraklar.  

Ya da “en çok bayrak benim partinin bayrağı olmalı” diye düşünüp gece-gündüz demeden sokak ve caddeler boydan boya süslenirdi. Geçen zamanda sandıktan çıkan sonuç, yapılan seçim çalışmalarında en çok bayrak  takmanın o kadar önemli olmadığını göstermekle birlikte halen bu geleneği sürdüren ilçelerimiz de yok değil. Ancak işin tuhaf yanı bu iş için harcanan emek ve paranın milli servet olduğunu hala görememek ve dolayısıyla bu alışkanlıktan vazgeçememek.  Günlerimiz bayrak ve flamalar asmak ve son gün zoraki de olsa kaldırmakla geçiyor. Tartışılmaz bir şekilde milli servet yerlerde çöp olarak bizlere geri dönüyor.

Ben buradan başkan adaylarına seslenmek istiyorum:  Yıllardır Çankırı seçimlerini yakından takip eden bir kardeşiniz olarak söylemeliyim ki bu görevlerden ne vekiller ne başkanlar geldi geçti. İsimleri hatırlananlarsa tabii ki kalıcı hizmet yapanlar ve topluma eser bırakanlar oldu. Tıpkı bu atasözünde olduğu gibi.

Atalarımız ne güzel söylemiş: “eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” Dolayısıyla seçilecek başkanlar hangi partiden hangi görüşten olursa olsun; Bu günlerde dem vurduğunuz “dürüstlük, doğruluk, hizmet için aday oldum” söylemlerinizi yarın koltuğu geçtiğinizde aman ha unutmayasınız! Yoksa bu gözler koltuk sevdasına düşüp vatandaşı unutan ne vekiller ne başkanlar gördü! Yolda giderken kimsenin dönüp bakmadığı selam dahi vermediği nice politikacı vardır çevrenizde…

Amacınız bu gök kubbede bir hoş seda bırakmak olmalı. Tıpkı her kesimce sevilen siyaset adamı Muhsin Yazıcıoğlu gibi! O günü dün gibi hatırlıyorum yıl 1993. Yazıcıoğlu MÇP’den ayrılmış ve BBP’yi yeni kurmuştu. Şu an Çivitçi markettin olduğu yerde  eski sinema salonunda Çankırlılara hitap ediyordu.

O akşam ben çevreme baktığımda Refahlısı, MÇP’lisi, ANAP'lısı her siyasi görüşten insan görmüştüm etrafımda. Yazıcıoğlu’nun tuğlayı birleştiren harç gibi insanları bir araya getirebilen biri olduğunu görmüştüm.  Tıpkı onu sonsuzluğa götüren kazasında olduğu gibi.Ve o günden bu güne çizgisinde hiç değişime uğramayan ender siyasetçilerden biri oldu. Türk siyasetinde örnek alınması gereken insanların başında geldiğine inanıyorum. Buradan kendisine Allah’tan rahmet diliyorum.

Sözün özü: Şimdi söz sırası siz seçmenlerde…

Yarın gerçekleşecek seçimlerin sağlık huzur ve sorunsuz bir şekilde geçmesi dileğiyle…

Kalın sağlıcakla… İyi pazarlar diliyorum…


YORUM EKLE