Manisa tarihini yazan Çerkeşli

 Mustafa Çağatay ULUÇAY (Öğretmen,Bilim Adamı,Tarihçi)

“Çağatay Uluçay kırk yıla yaklaşan meslek hayatında, hiçbir zaman sıradan öğretmen olmadı. Hiç kimseden hiçbir zaman herhangi bir mevki istemedi. Kendisine yapılan nice cazip teklifleri kabul etmedi. Öğretmenliği her şeyin üzerinde tuttu.Ahlaki ve insani meziyetleriyle çevresinde geniş bir sevgi ve saygı oluşturan, mesleki ve ilmi değeri ile sözünü dinleten, güler yüzü neşesi ile bambaşka bir insandı. Memleketimizde tam manası ile ilmi anlamda mahalli tarihi incelemeleri hiçbir menfaat beklemeden yapan o olmuştu.

Kendi gayreti ile İngilizceyi öğrendi. Manisa’da İngiliz Kültür Heyeti tarafından İngiltere’ye gönderilmek üzere teklif geldiğinde kabul etmedi. Ben ancak kendi Bakanlığımın bursu ile giderim dedi ve öyle de oldu.

Haftada 24 saat, bazen daha çok dersi olduğu halde diğer zamanlarını tatil ayları da dâhil olmak üzere, karşılığında hiçbir menfaat beklemeksizin “rutubetten parça parça olmuş siciller ile türbeleri, camileri, çeşmeleri” incelemekle geçirirdi.

Vesikaların bir kısmını değerlendirerek birçok eser yayınladı. Maalesef asıllarından kopya ettiği büyük bir kısmını değerlendiremeden; nice emellerini tahakkuk ettiremeden hayata gözlerini kapadı.” [ Milliyet 14 Ağustos 1970 - Bahri Oskay ]

Mustafa Çağatay Uluçay Çankırı’nın Çerkeş ilçesinde doğdu. İlkokulu bitirince, İzmir Erkek öğretmen Okulu’na girdi. Asıl adı Mustafa idi. Çağatay adını Edebiyat Öğretmeni Faik Tolunay taktı. 1933 yılında Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Tarih-Coğrafyabölümünden mezun oldu.

İlk öğretmenlik görevine Burdur Ortaokulu’nda başladı. Burdur’da çok sevildi ve sayıldı. İlk makalesini Burdur’da çıkardığı GÜL dergisine yazdı.1935-1956 yılları arasında Manisa Ortaokulu’nda ve Lisesi’nde çalıştı ve adını bu dönemde duyurdu.

1947-1949 yıllarında bilgi ve görgüsünü arttırmak üzere Milli Eğitim Bakanlığınca İngiltere’ye gönderildi. Bristish Museum’un kütüphanesinde araştırmalarda bulundu.

Türkiye’ye döndükten sonra Topkapı Sarayı’ndaki arşivlerde çalıştı ve daha sonra Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü’nde görev aldı. Daha sonra İstanbul Öğretmen Okulu’nda ve Eğitim Enstitüsü’nde görev yaptı.

Uluçay’ın en büyük tutkusu öğretmenlik, araştırmak,okumak ve yazmaktı.

Mustafa Çağatay Uluçay Manisa’da bulunduğu sürece ve daha sonraki yıllarda Manisa Tarihi’ne ışık tutacak araştırma, incelemeler yaparak önemli hizmetlerde bulunmuştur. Anadolu’nun 400 yılı aşkın tarihiyle ilgili birinci elden çok önemli bilgiler içeren Bursa’dan sonra Anadolu’daki en zengin koleksiyon olan “433 defterlik Manisa Şer’i Mahkemesi Sicillerini” tek başına düzenleyerek bilim dünyasına kazandırma başarısını göstermiştir.

Ölümünden önce Saruhan Oğulları ve Manisa Tarihi üzerinde çalışmaya devam ediyordu.

300’ün üzerinde kitap yazmıştır. Bunların içinde ders kitapları,yardımcı ders kitapları ve ansiklopedi de vardır. Bine yakın da araştırma yazısı vardır.Türk Dil Kurumu üyesi ve Türk Tarih Kurumu muhabir üyesi idi.

4 Ağustos 1970 tarihinde beyin kanamasından ölmüştür. Manisa, ona duyduğu vefayı adını verdiği okulda yaşatmaktadır.Mustafa Çağatay Uluçay İlkokulu tarihçesinde bu vefa şöyle ifade edilmiştir: 

"Okulumuz, Manisa’nın Karaköy semti, Topçuasım Mahallesi’nde, 1970 yılında inşa edilmiş, 16 Şubat 1971 tarihinde eğitim-öğretime başlamıştır. Adını, Manisa tarihinin aydınlanması için  önemli çalışmaları olan öğretmen Mustafa Çağatay Uluçay’dan almıştır."

  • Dedelerimizin Anadolu’ya yerleşmesinden önceki devre ait şehirlerimizdeki eserlerin çoğu yere devrilmiş vaziyettedir. Ayakta duranlar ise tanınmayacak haldedir. Yıllar ve ihmal; bakımsızlık bu eserleri yıpratmış, eritmiş, tam manasıyla iskelet haline sokmuştur.Anadolu’ya yerleştikten sonra yaptığımız eserlere gelince; bir kısmının kitabeleri vardır fakat mühim bir kısmı harap haldedir. Bazıları ortadan kalkmaya yol almış vaziyettedir. Birçoğunun elde mevcut vakfiyeleri de yoktur.
  • Şehirlerimizin çoğunun, eskiden yazılmış tarihleri yoktur. Şehir hakkında yaşlılar arasında yapılan soruşturmalarda çok zaman iyi neticeler alınamamaktadır. Alınsa bile, bu bilginin ihtiyatla ve temkinli bir yoklamadan sonra kullanılması zaruridir. Esasen bu nev’i bilgiler, bulundukları yerin ancak asırlık hayatını içine almakta, daha evvelleri karanlıklar içine gömülüp kalmaktadır. Bu sahada birçok köylü ve kasabalılarla konuştum. Bulundukları yerlere ait anketler yaptım, sorular sordum. Çok zaman aldığım karşılık, dudak bükmesi veya omuz silkmesi oldu. Aileler tarihine yaptığım araştırmalarda ise, çok kere aldığım cevaplar, dede isimlerinde ileriye gitmedi. Bunu cehalet, ilgisizlik, istila, eşkıyalık, hastalık, tabi afetler dolayısıyla vukua gelen yer değişmelerle izah etmek belki de mümkündür. Bilhassa ailenin yetişkin erkeklerinin savaşlarda ölmesi aile ve doğum yerleri hakkında mevcut olan rivayetlerin çocuklarına geçmesine engel olmuştur. Savaşçı bir millet olduğumuzdan; hemen hemen her aile dedelerinden bir kaçını şehit vermiştir.Bu yüzden tam aile mezarlıkları kurulamamıştır.Kurulmuş olduğunu kabul etsek bile; mezar taşlarının inşaatta kullanılması,şehirlerin genişlemesi neticesinde mezarlıkların kaldırılması ve taşlarının çok zaman tahrip edilmesi bizim bu nevi kaynaktan layıkıyla faydalanmamıza imkan vermemektedir. 

         ( Manisa Şer’iye Sicillerine Dair Bir Araştırma adlı Kitabından )

YORUM EKLE
YORUMLAR
Nevzat
Nevzat - 11 yıl Önce

benim merak ettiğim uluçayın memleketi çerkeş hakkındada bir tarih araştırması olup olmadığı.

Ahmetali KIRIŞ
Ahmetali KIRIŞ - 11 yıl Önce

Güzel yazılarınızı ilğiyle takip ediyoruz, çankırımız hakkında bilmediğimiz konularıda ögreniyoruz, teşekkürler..

Halil Karapınar
Halil Karapınar - 11 yıl Önce

Mustafa Çağatay Uluçayın adını memleketi Çerkeşte uygun bir yere vermek hemşerimize bizimde vefamızı göstermek açısından gerekli diye düşünüyorum.