banner198

Belediyecilikle Anadoluda ilk tanışan yerleşim yeriyiz…

19. Yüzyıldan Günümüze Çankırı konulu konferansta konuşan araştırmacı-yazar Ömer Türkoğlu, Çankırının geçmiş tarihiyle ilgili önemli bilgiler verdi.

Belediyecilikle Anadoluda ilk tanışan yerleşim yeriyiz…
banner145

Kısa adı ÇAYASAD olan Çankırı Yazarlar ve Sanatçılar Derneğinin düzenlediği “19. Yüzyıldan Günümüze Çankırı” konulu konferansta konuşan araştırmacı -yazar Ömer Türkoğlu, Çankırı’nın geçmiş yüz yıllık tarihiyle ilgili önemli bilgiler verdi.

19.yy bazı araştırmacılarının nitelemelerine uygun olarak çok uzun, bazılarına göre ise çok kısa bir yüz yıldır diyen Ömer Türkoğlu, İç Anadolu bölgesindeki bir çok yerleşim biriminin tahammül edilmez zorluk ve sıkıntılarla karşılaştığını, bu yüzden uzun bir dönem olduğunu,  diğer taraftan bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler ışığında, 19.yüzyılın Çankırı ve bir çok kentte hızlı değişim ve gelişmenin gerçekleştiği bir dönem olduğunu söyledi.

19.yy’da Osmanlı yönetiminin büyük bir adli, idari, mülki, siyasi reform hareketi yapma ihtiyacı hissettiğini ifade eden Türkoğlu, bu ihtiyacın doğal sonucu olarak bir dizi reformun hayat geçirildiğini belirtti. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı bunlara dayanılarak çıkartılan Vilayet kararnameleri, madencilikle ilgili kararnameler, arazi kanunnameleri, o zamana kadar Osmanlı toplumunun tanışmadığı bir takım reform hareketleriydi.

Belediyecilikle Anadolu’da ilk tanışan yerleşim yeriyiz…

Türkoğlu,”Daha önce kasaba görünümlü liva merkezi olan Çankırı, önce Ankara vilayetine bağlıydı. Daha sonra Kastamonu vilayetine bağlı Sancak merkezi oldu. Bu mülki değişikliklerinin hemen sonrasında, 1869 yılında vilayet kanunundan sonra çıkarılan bir dizi kanuna paralel olarak, Anadolu ve Balkanlarda belediyecilik uygulamaları hayata geçmeye başladı. Çankırı belediyecilikte Anadolu’da ilk tanışan yerleşim yerlerinin başında gelmektedir. Yani kanun çıktığı andan itibaren Çankırı’da bir belediye teşkilatı kurulmuş, belediye reisi ile hizmet vermeye başlamıştır. Bu bizim için iki anlam ifade ediyor. Birincisi daha önce Kadı’nın otoritesi ile yürütülen bazı kararların belediye teşkilatına devredildiğini görüyoruz. Bu Anadolu’nun diğer yerlerinde hemen olmamıştır. Diğer taraftan belediye meclis üyelerinin seçimi 1969 yılından itibaren yapıldığına göre, yaklaşık 150 yıllık seçme ve seçilme geleneğine sahip bir ildir Çankırı. Belediyelerde aza seçimlerine Çankırılıların katılması, Demokrasi geleneğin bizde çok köklü bir şekilde var olduğunun göstergesidir”.

Büyük felaketler yaşandı!

19. yy boyunca Çankırılıların başını ağrıtan büyük felaketler yaşandığını anlatan Ömer Türkoğlu, “Zaman zaman görülen salgın hastalıklar, kendisini üç defa hissettiren kıtlık ve kuraklık büyük felaketlerdi. 19.yy ilk yıllarında yaklaşık on yıl süren kuraklıktan bahsediyorum. Hakikaten hiç yağmur yağmadığı, tarlalardan hiçbir ürün alınmadığı, cesetlerin sokaklarda sahipsiz kaldığı bir kuraklıktan bahsediyorum. Bu kuraklık öyle bir kuraklık ki, Osmanlı aynı zamanda cephelerde savaşıyor, bir yandan redif askeri besleyen bir Çankırı, öte yandan yabancı topraklarda savaşıp şehit olmuş oralarda gömülmüş evlatlarından bahsediyorum” dedi.

Türkoğlu,”Bu topraklardaki her aileden 150 yıldır en az bir, iki, üç şehit çıkmıştır. Bunun önemsenmesi gerektiğini hem vefa açısından unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. İkincisi de genç yaştaki ölümlerden fazlasıyla ders almış bir toplum olduğumuzu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Beş yüz Çankırılı payitahta yürüdü!

Türkoğlu,”Bu öylesine büyük bir kuraklık ki, özellikle kırsal kesimde yiyecek bir lokma ekmeği dahi bulamıyorlar. Gerçi o dönemde İç Anadolu’nun tamamında ciddi bir kuraklık çekiliyor. Bu şehirler kuraklıkla değişik mücadele yolları bulurken, Çankırı’dan resmi kayıtlara göre 500 insan İstanbul’a yayan olarak hicret ediyor. Saltanatta II. Abdülhamid var!  O dönemde kolay bir şey değil padişahın otoritesine karşı gelmek ve İstanbul’a gidip ‘Biz açız, biz sana askerde verdik vergimizi de ödedik. Şu anda kuraklıktan dolayı açız!’ diyebilen bir Çankırılı profilinden bahsediyorum. Yani hakkını aramasını bilen hakkı olduğu şeyi koparıp almasını bilen Çankırılıdan bahsediyorum. Bu olayın sonunda 500 insanın Çankırı’dan İstanbul’a ulaşması, ciddi bir paniğe neden oldu. Çünkü bunu örnek alıp Anadolu’nun kuraklık çeken başka yerlerinden de insanlar toplu olarak yola çıkabilirlerdi. İstanbul, Çankırılıları çok güzel hoşnut etti. İstediklerini verdi. Bunun alt yapısını hazırladı. ‘Size tohumluk ve yemelik buğday vereceğiz. Hayvanlarınız için uzak diyarlardan da olsa saman vereceğiz, yeter ki siz memleketinize dönün’ dendi. Ve bu vaatler teker teker yerine getirildi.  Yol boyundaki mülki amirler,  onların karınlarını çok güzel şekilde doyurdular. Bu güzel bir Çankırılı davranışıdır. Hakkını aramayı bilen bir Çankırılı profilidir.

Demiryolları ticareti artırdı!

19. yy’da İstanbul-Bağdat demiryolu hattının Ankara’ya 1892 yılında ulaşmasına en fazla Çankırılılar sevinmişti. Çünkü uzun yıllar boyunca ürettiği hububatı ve hammaddeyi, pazarlayamayan bir Çankırı’dan bahsediyoruz. En yakın liman İnebolu’ya 36 saat uzaklıkta. Ankara’ya gitse malını satması büyük bir sıkıntıydı

Ticaret Gayrimüslimlerin elindeydi!

19. yy başında ticaret gayrimüslimlerin elindeydi diyen Ömer Türkoğlu, “Hatta meşhur Ankara Tiftik Keçisi 18.yy sonlarında Çankırı’da yetişen ve çok ciddi gelir sağlayan bir işti. Lakin bunu Gayrimüslimler alıyor ve Ankara’da ki Venedikli, İngiliz, Fransız tüccarlara satıyorlardı. Tabi burada bir sömürülme vardı. Ve uzun yıllar tiftiğin Kuzey Amerika, Afrika, Avustralya’da yetiştirilmesi başarılana kadar Çankırı Tiftik üretiminin merkeziydi. Bu pazarın kaybı yoksullaşmanın artmasında önemli bir etken olarak düşünülebilir”.

Yüz yıl önce belediyecilik hizmetleri!

Yüz yıl önceki belediyecilik hizmetlerindeki bazı gelişmelerin şehirleşme açısından ivme kazandırdığını anlatan Türkoğlu, Çankırı’da Şehirleşme kültürünün en az yüz yıl öncesine dayandığını ifade etti.

Yüz sene önce daha fazla ağaçlandırmaya yönelik çalışmaların olduğunu söylene Türkoğlu, şehirde esnafın kapısının önüne satışa arz etmek için kesinlikle mal koymasının men edildiğini, kanalizasyon ve temiz içme suyu çalışmalarının samimi bir şekilde yapıldığını belirtti.

Yüz yıl önce bu güne geldiğimizde eğer bazı sorunlar hala çözülemediyse biz bazı sorunların niçin çözülemediğini kendimize sormalıyız diyen Türkoğlu, “Bu kadar çok insanın fikir üretmesine rağmen, Çankırı’nın hak ettiğimiz seviyeye gelmemesi de beni çok düşündürüyor. Ortada Çankırılılık algılamasında farklılıklar var! diye düşünüyorum” dedi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER