Vedat Beki
Uzun zamandır yaşadığım sağlık sorunları beni hem bilgisayar başından hem de iş ortamından uzaklaştırdı!
Tabii ki bu süre içerisinde sizleri de hem habersiz, hem de gündemi Çankırı Posta’sız bıraktık!
Hoş bu arada yokluğumda Çankırı gündemine hangi haberler verilmiş diye bir tarama yaptığımda yine her zamanki gibi “gündemini etkileyecek” cinsten dişe dokunur bir habere de rastlamadım!
Mevcut durum açık ve net olarak gösteriyor ki; Çankırı Postası yazarsa, konu ya da konuları gündeme getirirse, bir şeyler konuşulacak ve tartışılacak! Her ne kadar yapılan bu konuşma ve tartışmalar bugün için kapalı kapılar ardında da olsa da, umarım yakın bir gelecekte çok daha uygar ve uygun zeminlerde bu tartışmaların yaşanacağını düşünüyorum!
Dün öğlen saatlerinden itibaren hem kendime moral kazandırmak hem de önümüzdeki haftaya hazırlık yapmak amacıyla yaptığım çalışma neticesinde;
Bizim Çankırı gazetesinin 25 Nisan 2009 tarihli web sayfasında “Çankırı Anadolu Lisesi 24 Nisanda genç kuşağı bilgilendirdi” başlıklı bir habere rastladım!
İsterseniz habere şöyle bir bakalım:
“… Biliyor musunuz Iğdır’da iki tane anıt var. Bir tanesi Ermeni Soykırım Anıtı diğeri de Çankırılı Ahmet Çavuş’un anıtıdır. Ermenilere karşı Iğdır’da savaşıp şehit düşen Çankırılı Ahmet Çavuşu biliyor musunuz.” dedi.”
* * *
Yukarıdaki haber Çankırı Valisi Şemsettin Uzun’la ilgili sizlere sunacağım sondan birinci haber! Şimdi gelelim yine Vali Uzun’la ilgili 18 Nisan 2009 tarihli Çankırı’da günlük olarak yayım yapan Yenigün gazetesinin
1. sayfasındaki haberine: (Gazete kupürü yukarıda)
Haberin başlığı: Vali Uzun: Hakkımı istiyorum
Ve hemen altındaki haberle ilgili spot: Öğrenci velileri ile bir araya gelen Çankırı Valisi Şemsettin Uzun Iğdır Valiliği döneminde güzelleştirip, bir anıt haline getirdiği şehit Mehmet Çavuş için yapılan anıtı hatırlatarak “sizde 16 yıllık hakkım var. Hakkımı istiyorum” dedi.
* * *
18 Nisan tarihli Yenigün gazetesini Çankırı’ya yapmış olduğum 20 Nisan ziyaretimde Belediye Basın bürosunda fark ettim!
Bununla ilgili olarak da Çankırı basınını ve sözüm ona Çankırılı yazar-çizerleri de (konudan haberdar olanlar için geçerli) Yenigün gazetesinde 1. sayfadan yayımlanan bu habere “tepki” vermelerini yine her zamanki safdilliğime bugüne kadar bekledim durdum!
Heyhat!
Özellikle Çankırı Merkezde bu camianın sözcülüğünü ellerine geçirdikleri en ufak bir fırsatta “değerlendiren” takımdan yine her zamanki gibi “tık” yok!
Sizlere sunduğum ve başrolünü Çankırı Valisi Şemsettin Uzun’un üstlendiği bu iki olay şunu çok açık ve net olarak ortaya koymaktadır ki: gündeme gelen böylesi önemli bir konuda Çankırı'da sessizlik son haddinde!
Sebebi! Çok iyi biliyorum!
Tatlısu kurnazları, yazı yazmayı, kalem oynatmayı, "çiçek, böcek" üzerine az da olsa becerebiliyorlar! Onun dışında en temel özellik "Bana ne ya! Ben yazmıştım zamanında ama kimse oralı olmamıştı!" ve hatta hatta daha da ileriye gideyim:
- Ben geri zekalı mıyım! Durumu dile getirip de kendimi hızarın altına atayım!
Olur! Sen kendini hızarın altına atma! Sevsinler sizlerin gövdelerinizin üzerinde taşıdığınız saksıları! Herhalde o saksılara maydonoz eksek millete daha fazla faydası olur galiba!
Yazarlar-Şairler Derneğiymiş! Gazeteciler Derneğiymiş!
Çankırı için düşünürlermiş! Çankırı için yazarlarmış! Mış... mış... mış...
* * *
Mevlana zamanında söylemiş:
“Ne elbiseler gördüm içinde insan yok!
Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok!”
İkinci raundu bekleyin...
Saygılarımla...