banner198

Su aka aka yatağını bulur!

Vedat Beki yaklaşan AK Parti İl Kongresinde adaylık yarışına girecek olan isimleri ve Çankırı Postası üzerinde yaratılmaya çalışılan mahalle baskısını kaleme aldı.

Su aka aka yatağını bulur!
banner145

Kapalı toplumları açmanın ne kadar zor olduğunu bugünlerde İran’daki gelişmelerden yola çıkarak az da olsa anlayabiliriz!

 

İran’da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri mevcut Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile adaylardan Mir Hüseyin Musevi taraftarları arasında cereyan eden görüntüler ve Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın iktidarda olması nedeniyle İçişleri Bakanının ülke genelinde uygulamaya koyduğu yasaklar, mevcut yapının bozulmaması yönünde ortaya konulabilecek en taze ve canlı hatırlatma olsa gerek!

 

Ne verirsem onu alacaksın!

Konumuz Çankırı olunca, Çankırı Postası olarak www.cankiripostasi.com üzerinden (özellikle son aylarda) yapmış olduğumuz “haber” yazı ailemizin kaleme aldığı “yorumlar” kamu adına görev yapanları en üst noktadan en alt kademesine kadar adeta teyakkuz haline geçirdi!

 

Ve yaşanılan mevcut durum bazı etkili ve yetkili kişilerle aramızda duvarlar örülerek, bir nevi “ambargo” uygulanmasına, sonuç olarak da Çankırı Postası olarak da “dışlanma” gösterilerine kadar uzanmakta ve hatta hatta çok daha ileri  boyutlara taşınmış durumda!

 

Gözle görülür bir şekilde bizlere yaşatılan bu “baskı”nın nedenlerine gelince!

 

Çankırı Postası olarak yaptığımız yayınların bizlere “olumlu bir katkısı” bir yana “birçok olumsuzluk” getirmesine karşın gösterdiğimiz itidal ve dayanma refleksimizin altında yatan tek neden üstlenmiş olduğumuz “habercilik” misyonudur!

 

Evet… Aynen böyle! Çankırı Postası “habercilik” misyonunun ötesinde herhangi bir hal ve davranış sergilememesine karşın hiç de hak etmediği “tepkilerle” karşılaşmasının altında yatan tek ve tartışılmaz neden yapmış olduğu "haber" ve "yorumlar"dır!

Şu unutulmasın ki, gazetelerin ve gazetecilerin işlevlerini yerine getirme amaçları;

a)  Düşünceyi ifade özgürlüğü,
b)  Bilgi ve düşünceyi araştırma, elde etme ve yayma hakkından kaynaklanır 
     
ve
c)  Katılımcı demokrasinin en temel unsurlarındandır.

Basın ve yayın yolu ile düşünceyi ifade ya da doğru haber alma özgürlüğünün kısıtlanması ya da yasaklanması;
a) Toplumu oluşturan bireylerin farklı düşünceleri ve toplumu ilgilendiren haberleri öğrenmelerini ve sağlıklı bir senteze ulaşmalarını,
b) Kendi düşüncelerini topluma ulaştırabilmelerini,
c) Kendilerini ve toplumu doğrudan ilgilendiren kararların oluşumuna katılmalarını engeller.

Hal böyle olunca sonuç = Sadece benim verdiklerimle yetineceksin ve bununla mutlu olmasını bileceksin!

 

Üzerimizde yaratılmaya çalışılan 
“mahalle baskısı”(!)

Bak işte! Bu durumda işler değişir! Yetkilisinden etkilisine, odacısından amirine kadar cümbür cemaat “rezil ve utanmaz adam” konumuna getirilirsiniz!

 

Peki, cemaat böyle söyledi diye siz “rezil ve utanmaz adam” olur musunuz?

 

Kendi adıma yanıt vereyim: Rezilin de utanmazın da daniskası sizsiniz!

 

Bütün bunlardan sonra, ortaya yayılan ve şimdilik kaydıyla “başarıyla uygulanan” dezenformasyondan sokaktakiler de etkilenir ve Çankırı Postası adeta “öcü” muamelesine tabi tutulur!

 

Yani bir nevi “mahalle baskısı” (!)

 

Ancak bugün için Çankırı’da sergilenen oyun beraberinde yeni bir süreci de getiriyor! O da, bugüne kadar yaşanılan “kapalı kutu” Çankırı bürokrasisi ve bu bürokrasi içerisinde cereyan eden “ve üstü örtülen olumsuz icraatler” tıpkı toprağın altında sıkışan gazdan ortaya çıkan “su kaynakları” gibi sokağa fışkırıyor!

 

Çankırı ve Çankırılı
kendi dinamiklerini analiz etmeli!

Bugüne kadar Çankırı üzerine çöreklenmiş olan “asalak ve yeteneksiz” tipler her sahneyi ve olayı ele geçirerek “yapıyoruz-ediyoruz” masalları ile Çankırı’nın kaderiyle çok kötü oynamışlar ve ne yazık ki bu tipler halen de böylesi icraatlerine devam etmektedirler!

 

Bana bu noktada hayli ilginç gelen; Çankırı kamu oyunun ve Çankırı ile ilgili olarak düşünen, kalem sallayan kişi ve zümrelerin bu  “bu asalak tiplerle” ilgili olarak hala yerli-yersiz “methiyeler” düzmeleri ve bunları halkın gündemine taşımalarıdır!

 

Daha da ötesi; yaklaşık 100’ün üzerindeki sivil toplum örgütünün önderliğine savunan ve hemen hemen her platformda kolalı gömlek ve rengarenk mendillerle piyasada arz-ı endam gösteren şiş göbek “asalak ve yeteneksizler”le ilgili kınama ya da önermenin aklı başında stk yöneticilerinden bugün bile hala gelmiyor olmasıdır!

 

Ve bu durum karşısında (tanıdığım bazı STK yöneticilerini ayırarak) geriye kalanların da en azından “şişgöbek-yeteneksizlerden” çok farklı olmadıkları gibi bir zanna kapılıyorum ki, bu durum beni daha da ürkütüyor!

 

Umudum odur ki; çok net ve tartışılmaz olan ve bizatihi Çankırılı’nın yaptığı bu tespitin önümüzdeki süreçte daha da “irdelenerek” Çankırı’nın geleceğini aydınlık yarınlara taşıma adına vücuttaki hastalıklı mikrobun atılması yönünde samimi ve gayretli çalışmalar sergilenmesi yönündedir.

 

Gidişat büyük kırılmayı
beraberinde getirecek!

Olabildiğince yalın ve kısa açıklamaya çalıştığım Mahalle baskısı = Çankırı Postası karşılaşmasının sonucu sizce ne olur?

 

Bu sorunun yanıtını kendi adıma verecek olursam; Bugün için yaşadığımız süreç bir süre daha devam edecek! Belki de yaşadığımız “mahalle baskısının” şiddeti daha da artacak!

 

Ancak şundan adım kadar eminim ki; sonuçta kazanan Çankırı Postası olacak!

 

Neden mi? Gayet basit! Adalet er ya da geç yerini bulur!

 

Gelelim sıcak gündeme…

Bildiğiniz gibi AK Parti Çankırı 3. Olağan İl Kongresi 21 Haziran Pazar günü gerçekleştirilecek!

 

Ancak şu saat itibariyle yapılacak olan kongre için “başkan adayı” olarak sadece mevcut İl Başkanı Mustafa Selci’nin dışında “ben de adayım” diyen herhangi bir isim ortaya çıkmadı!

 

Kongre süreciyle kaleme aldığım iki yazı içerisinde adları geçen başkan adaylarından gerek benim görüştüğüm, gerekse hiç görüşmediğim isimlerin seçim takvimine iyiden iyiye yaklaşılan şu saatlerde dahi başta kamu oyu olmak üzere beni de tatmin eden bir açıklama yapmamış olmaları gerçekten ilginç!

 

Başta bölge milletvekili Dr. Nurettin Akman olmak üzere, Merkez İlçe Başkanı Hüseyin Boz’un “kongreye tek adayla gidilmesi” yönündeki gayretlerinin olumlu bir sonucu doğurmadığını görmüş olmakla beraber, bugün için gelinen sonuç “seçimin iki adayla” gerçekleşeceği yönündeki kanaatimi güçlendirmiş oluyor!

 

“Bu durumda ikinci aday kim olur?” diye soruyu sorduğumda ise galiba 21 Haziran’daki seçim “bir önceki seçimin rövanşı” olacak gibi bir hisse kapılıyorum!

 

“Hadi ya!” şeklindeki seslerinizi duyar gibiyim! Ama son 24 saat içerisinde aldığım bilgiler beni yanıltmayacaksa önümüzdeki 48 saat içerisinde “ikinci başkan adayının” Avukat İdris Şahin olacağını söyleyebilirim!

 

Yazıyı kaleme almadan önce kendisiyle yaptığım görüşmede Sayın Şahin “Pazartesi beklemekte fayda var! Kesin kararımı vermiş değilim ama aday olmam konusunda şahsıma karşı yapılan yoğun baskıyı da görmezlikten gelemiyorum!” derken adaylık konusunda kesin olmamakla birlikte “açık kapı” bıraktı.

 

Halen Çankırı Barosu Başkanlığını da yürütmekte olan Avukat İdris Şahin, bizzat kendisinin de belirttiği gibi Pazartesi ya da en geç Salı günü “21 Haziranda yapılacak olan kongreye ben de adayım” diye bir açıklama yaparsa AK Parti kongresinin hayli heyecanlı ve çekişmeli geçeceğini söylemek safdillik olmaz!

 

Ne demiş büyüklerimiz; Su aka aka yatağını bulur!

 

Hayat devam ediyor!

 

Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER