banner198

TÜRKİYE KATILIMCI DEMOKRASİYE DOĞRU YOL ALIYOR

Türkiye de Kamusal Alanın Yeniden Yapılanması konulu konferans Atatürk Kültür Merkezinde düzenlendi.

TÜRKİYE KATILIMCI DEMOKRASİYE DOĞRU YOL ALIYOR
banner145

Karatekin Üniversitesi Sosyoloji Topluluğu tarafından düzenlenen Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ramazan Yelken’in konuşmacı olarak katıldığı “Türkiye’de Kamusal Alanın Yeniden Yapılanması” konulu konferans Atatürk Kültür Merkezinde düzenlendi.

 

Doç. Dr. Ramazan Yelken, konuşmasının başında memleketinde olmaktan mutlu olduğunu belirtti. Sosyoloji topluluğunun düzenlediği bu organizasyona katılımcı olarak çağırılmasına teşekkür etti. Yelken, konferansta kamu kavramını açıkladı. Kamu kavramının devlet olarak anlaşıldığının oysa kamu kavramının herkes,  biz,  birlikte bir bütün anlamını taşıdığını belirtti. Kamusal alanın ise, bizlerin toplandığı yer olduğunu, kamusal alanın devletin alanı olmadığını, kamusal alanın sivil toplumun alanı olduğunu, kamusal alanın insanların katıldığı her yer olduğunu ifade etti.

 

 

Kamusal alan kavramının ilk kez Jürgen Habermas tarafından kullanıldığını belirten Yelken,  Habermas’ın tanımına göre, kamusal alanın kamuoyunu oluşturan alan olduğunu, kamusal alanın her şeyden önce özgürlük alanı olması gerektiğini söyledi. Tarihsel süreç içinde Türkiye’de kamusal alanın yeniden yapılanmasının dönüşümünü aktardı. Sennett’in kamusallık kavramından yola çıkarak Osmanlının millet sistemine dayalı cemaatçi toplum yapısına değindi. Habermas’ın burjuva kamusal alanı kavramını kullanarak Cumhuriyet döneminde ulus devletin ideolojik tek tip kamusunu açıkladı. Devletin kamusal alanı düzenlediğini, demokratik bir ortam yaratılmadığı takdirde, devletin bürokratik yapısının sivil toplum üzerinde baskı kuracağını belirtti. Ayrıca Yelken, Nancy Fraser’in çoğulcu kamusal alan kavramından faydalanarak Türkiye’de 1980 ve sonrası dönemde sivil toplumun çoğulcu kamusunun gelişimini açıkladı.

 

 

Demokratik yapılarda kamusal alanın gerçek hayat alanı, totaliter yapılarda ise özel alanın büyüyerek insanların gerçek hayat alanı haline geldiğini belirtti. Totaliter rejimlerde tek tip insanın yetiştirildiğini, kamusal alanın ise tek tipleştirildiğini, belirten Yelken,  kamusal alan büyüdükçe devlet kendi görev alanına çekilir dedi. 

 

Doç. Dr. Ramazan Yelken, kamusal alanın soyut ve somut mekânları aktardı. Totaliter sistemlerde kamusal alanın sahibinin devlet, demokratik toplumlarda ise sivil toplum olduğunu bildirdi. “Devlet sınırladıkça ve demokratikleştikçe kamusal alanda kamunun etkinliği artar ve devletin denetlenmesini de sivil toplum üstlenir” diyen Yelken,  Türkiye’de 1980’den sonra gelişen sivil toplum kavramının Türkiye’yi katılımcı bir demokrasiye götürdüğünü belirtti. Sivil toplumun toplumsal farklılaşmayı kabul eden, özerk, gönüllü, şeffaf olması gerektiğini ifade etti.  

 

Katılımcı demokrasinin; sınırlı iktidar anlayışı, hukuk devleti, kamusal alanın çoğulcu ve özerkliği, kamusal alanda örgütlenmiş güçlü bir sivil toplum, insan haklarının korunması, gerçek anlamda laikliğin savunulması, kuvvetler ayrılığı dengesi şartlarını taşıdığını belitti. Türkiye’de katılımcı değil, yarı temsili bir demokrasi olduğu için kamusal alan devletin himayesindedir diyen Doç. Dr. Ramazan Yelken,  Türkiye’nin gelişen sivil toplum ile birlikte katılımcı demokrasiye doğru yol aldığını söyledi.

 

Darbelere, hukuk dışı yollara başvurma, evrensel hukuk kurallarına uygun bir yargının eksikliği, kamusal alan üzerindeki baskı, sivil toplumun devletten bağımsızlığı sorunu, bağımsız medyanın eksikliğinin Türkiye’de demokrasinin önündeki engeller olduğu ifade etti. Doç. Dr. Ramazan Yelken,  Türkiye’de bugün kamusal alan yeniden yapılandığını ve çoğulcu bir topluma dönüştüğünü belirtti.

 

 

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER