BÖLGE

II. Dünya savaşında Türkler

Eskişehir Türk Ocaklarında 2. Dünya Savaşında Türkler konuşuldu. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan, yaptığı konuşmada, 1939-45 arasında süren II. Dünya Savaşına Türkiye’nin fiili olarak katılmadığını anlattı.

Abone Ol

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan, Türkiye’nin II. Dünya Savaşına fiili olarak katılmamasına rağmen 4 milyon Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen, Azerbaycan, Kafkasya ve Kırım Türklerinin hayatlarını kaybettiğini belirtti. Satan, "Türk Devletler Teşkilatı bu acıları duyurmayı kendisine görev edinmeyi, özellikle sinema ve belgesel yapının teşvik edilmeli"

Eskişehir Türk Ocaklarında 2. Dünya Savaşında Türkler konuşuldu. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Satan, yaptığı konuşmada, 1939-45 arasında süren II. Dünya Savaşına Türkiye’nin fiili olarak katılmadığını anlattı. Türkiye’nin neredeyse harp bittikten sonra müttefiklerin yanında güya harbe katıldığını ilan ettiğini, ama zaten harp bittiğini belirten Satan, "Türkiye harbe katılmadı amma, Türk Milleti harbin tamda ortasındaydı. Zira Sovyet ordusunun takriben yüzde 40’ı Türk soylu idi. Yapılan hesaplamalara göre Sovyetler 6 milyon Türk’ü askere aldı. Özbek, Kırgız, Kazak, Türkmen, Azerbaycan Türkleri, Kafkasya Türkleri, Kırım Türkleri ve daha niceleri. 2. Dünya savaşının tek mağduru Yahudiler gibi bir algı var. Sadece Yahudiler değil bütün milletler acı çekti. Harpte en çok kayıp veren asker ve sivil Sovyetler idi takriben 27 milyon. Sırasıyla; 20 milyon Çin, 12 milyon civarında Almanya, 6 milyon civarında Polonya ve takriben 4,5 milyon Türk soylu, yani harbe güya girmedik amma Sovyet ordusunun içerisindeki adı sanı, soyu sopu Türkoğlu Türk olan 6 milyonun 4 milyonu öldü veya kaybedildi. Harbin mağlubu Japonya’nın 2 misli ölü" diye belirtti.

Türkiye dışındaki bütün Türklerin bu savaşa girdiğini, ancak bunun kendi rızaları ile olmadığını anlatan Prof. Dr. Ali Satan, "İşgali altında bulundukları, özellikle Sovyetler tarafından askere alınıp ön cephelere gönderildiler. Savaşta ölenler şanslıydı, ölmeyip esir olanlar için acı dolu yıllar başladı. Esir kampları adeta ölüm kampları oldu. Açlık, yokluk, hastalık, yorgunlukla perişan oldular. Türk Dünyası ve Türkler için savaşın bitmesi acıları bitirmedi. Müttefikler tarafından Stalin’in talebe üzerine Sovyetlere teslim edilen Türk soylu esirlerin kurşuna dizilmesi, Stalin yönetiminin sürgünleri, savaşta esir olanların cezalandırılması, parçalanmış aileler ve artan kızıl baskılar ile acı ve ıstırapların etkileri 1990’lara kadar devam etti" dedi.

Ali Satan, bu konuda daha çok akademik çalışma yapılması ve Türk Devletler Teşkilatının bu acıları duyurmayı kendisine görev edinmesi gerektiğini özellikle sinema ve belgesel yapımının teşvik edilmesi gerektiğini hatırlattı.

Toplantıya çok sayıda ilgili ve heyecanlı dinleyici topluluğu katıldı. Sorulan soruların cevaplandırılmasından sonra Eskişehir Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal da bu çalışmanın Türk dünyasının milli bilinç ve hissiyatının uyanması ve gelecek nesillere aktarılması için bir başlangıç olmasını dilediğini ifade ederek Satan’a Şükran Beratını takdim etti.