banner198

SP öneriyor;Kızılderililer gibi dumanla anlaşmayı deneyin

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Kazım Arslan, Türkiye nin Ekonomik ve Siyasi Problemlerini anlattı...

SP öneriyor;Kızılderililer gibi dumanla anlaşmayı deneyin
banner145

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Kazım Arslan, ilimizde "Türkiye'nin Ekonomik ve Siyasi Problemleri" konulu bir konferans verdi.

 

Saadet Partisi Çankırı İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Türkiye'nin Ekonomik ve Siyasi Problemleri" konulu konferans Cuma akşamı Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

 

Gecede ilk konuşmayı yapan S.P. İl Başkanı Ahmet Gerçek, hafta başında Elazığ’da yaşanan depremde ölenlere başsağlığı dileklerinde bulunarak başladığı konuşmasında; en büyük tacirden, bakkaldan ekmek alan vatandaşa kadar herkesi yakından ilgilendiren ekonominin iyi gitmediğini, yuvaları dağıtan kredi kartı borçlarının icra mahkemeleriyle muhataplığın sebebi olduğunu söyledi. Ahmet Gerçek, “Haberlerden okumuşsunuzdur. Kredi kartları borçları yüzünden son bir ayda 51 kişi intihar etmiş ve ülkemizde her dört kişiden biri işsiz durumdadır.  Birilerinin mecbur ettiği bu sistem yüzünden, ilerisini göremeyen ya da dayanamayan esnaf kepenk kapatıyor” dedi.

 

-Ülkemiz tarihinde görmediği kadar bir kamplaşma içinde-

Daha sonra kürsüye gelen Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Dr. Kazım Arslan, “Sorumluluk makamında olanlar bu ülke insanın sıkıntılarına çare bulacaklarına, sürekli olarak çatışmayı körüklüyorlar. İnsanların mahalle aralarında bile kullanılmayacağı bir üslupla ülkemizi daha büyük bir kaos ve gerilimin içerisine sokuyorlar. Ülkemiz tarihinde görmediği kadar bir kamplaşma içinde giderek daha fazla sıkıntılarla mağdur oluyor” dedi.

 

- Yüksek idealler uğruna siyaset yapıyoruz-

­Kazım Arslan konuşmasının devamında; ”Şunu ifade etmek istiyorum. Çatışma, bu memlekete huzuru ve refahı çok görenlerin siyaset tarzıdır. Saadet Partisi olarak biz bu çatışma siyasetinin içerisinde yokuz! Çünkü bizler milletvekili, belediye başkanı ya da rant sağlamak için değil, bu ülke insanının huzuru ve saadeti için yüksek idealler uğruna siyaset yapıyoruz. Bu yolun ne kadar çileli olduğunu biliyoruz. Ancak, inanıyoruz ki bu millet doğruları bir gün anlayacak” dedi.

 

Açılımla ilgili son dönemde yaşanan gelişmelere değinen Arslan, “Açılım adı altında Güneydoğu meselesini tartışıyoruz. Yaklaşık otuz yıldır ciğerlerimizi dağlayan terör belasından kurtulmak için ibretle gördük ki sorumluluk makamları, bir araya gelip proje ve programlarını ortaya koyamadılar. Adalet ve Kalkınma Partisinin Güneydoğu meselesiyle ilgili çözüm önerilerini bilen var mı? Ortaya bir şey koyabildiler mi? Sadece son dönemde içeriği bizden alınan ‘Barış ve Kardeşlik Projesi’ adlı kitapçık elden ele dolaşıyor. Ama sadece iddialara cevap veriliyor. MHP’nin, CHP’nin projesini bilen var mı? DPT’nin cevabı var mı? Kendileri İmralı'yla muhatap olun diyorlar” şeklinde konuştu.

 

- Kızılderililer gibi dumanla anlaşmayı deneyin-

Arslan,”Ülkenin Başbakanıyla ana muhalefet partisi genel başkanı Türkiye’nin en önemli hayati meselesinde bir araya gelemiyorlar. Kameralar önünde mi, kamera olmadan mı görüşeceğiz. Yoksa mektupla mı görüşelim diyorlar.  Bizde diyoruz ki, eğer modern usullerle anlaşamıyorsanız, Kızılderililer gibi dumanla anlaşmayı deneyin. Belki o şekilde anlaşırsınız. Türkiye’de ki bu sıkıntıyı ibretle izliyoruz” dedi.

 

Arslan, "Barış ve gönüllü kardeşlik projesi diye ortaya tek çözüm önerisi koyan siyasi partinin Saadet Partisi olduğunu belirten Arslan,” Bizim zaman zaman fark var dediğimiz şey budur. Çatışmacı siyasetle yapıcı ve uzlaşmacı siyaset içinde Saadet kadar fark var! diyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar bu ülkeyi bölemeyecekler. Temelinde, özünde çok sağlam bir inanç var. Yeter ki bunu ortaya çıkartabilelim. Filistin’de kan ve zulüm devam ederken SP, Gazze’de ki zulmü dile getirmek için Çağlayan'da milyonları topladı. Toplanan o milyonlar Başbakanı Davos’ta ‘One Munite’ demek zorunda bıraktı! O çıkışın ardından biz Başbakan'a teşekkür etmesini de bildik. Başbakan güzel yaptı ama devamını getirmesini de diledik. Ama maalesef arkasını getiremedi. Gittiler Birleşmiş Milletlerde İsrail’in kınanması noktasında Türkiye çekimser oy kullanamamıştır. Halbuki ‘One Munite’ diyen bir Başbakanın bürokratı orada İsrail aleyhinde evet oyu kullanabilirdi. O zaman işin perde arkasında başka şeyler var diye ister istemez düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

 

Gündemin hızla değiştirildiği ve gerçeklerin unutturulduğu bir ülkede yaşadıklarının altını çizen Arslan, ”Bugün Türkiye’de tezgah dağılmış, işsizlik ve yoksulluk artmıştır. Ve bütün bunların sebebi İMF direktifiyle uygulanan politikalardır. Ama bu konuda nispi bir gelişme oldu. Başbakan İMF ile anlaşmaktan şimdilik vazgeçtiklerini söylüyor. Sayın Genel Başkanımız , ‘Saadet Partisi İMF kalesini yıktı’ demiştir. Eğer bugün hükümet İMF ile anlaşmaktan vazgeçtiyse bu Saadet Partisinin başarısıdır. Israrla İMF’nin yanlış politikalarına dikkat çekmesidir.

 

- Erdoğan’ın düşmüş olduğu açmaz ibret vericidir-

Arslan,”Bankaların yabancı şirketlerin eline geçmesiyle ilgili eleştirisi noktasında Sayın Başbakan ‘Ben bunu bir vehim olarak değerlendiriyorum. Paranın dini, imanı, milleti ve mülkü olmaz. Parayı kim ucuz verirse ondan alırız!’ diyebilmiştir. Yine hatırlayacaksınız bundan bir iki sene önce MÜSİAD’ın genel kurulunda, Başbakan ‘Faiz bir dünya gerçeğidir. Biz bilmeden bu güne kadar boşuna karşı çıkmışız’ demiştir. Şimdi yıllarca faizin kötülüklerinden bahseden  ve bunu ikaz eden ayetler, hadisler okuyan; İMF’yi yerden yere vurarak siyaset yapan ve aslında siyasette bir yere gelme sebebi de bu olan Recep Tayip Erdoğan’ın bu günkü düşmüş olduğu açmazı gerçekten ibret vericidir."

 

Arslan,”İktidarın fakirlere yaptıkları bütün sosyal yardımların tamamı 42 milyar dolar tutuyor. Peki, biz yılda sadece faize 56 milyar dolar ödüyoruz. Yani bütün sosyal yardımların tamamı Türkiye’nin faize bir yılda ödediği para kadar yok! Bu para kime gidiyor? Altı bin aileye gidiyor. Bu ülkede insanların yüzde 35’i yoksulluk sınırın altında yaşıyor. Yüzde 15’i açlık sınırının altında yaşıyor ve siz böylesi bir durumda yılda faize 60 milyar dolar ödüyorsunuz. Böyle bir adalet olmaz! Böyle bir muhafazakarlık olmaz! Böyle bir yönetim olmaz! Biz haksızlık yapanlara, yolsuzluk yapanlara dün bizimleydi diye göz mü yumacağız? Bize, dün bizden olanlar lazım değil! Bize zor günde yanımızda olanlar lazım. Bizimle beraber doğrunun mücadelesini yapanlar lazım. Giden gitmiştir yolları açık olsun. Bu dünyanın birde öbür tarafı var” diye konuştu.

 

Sayın Başbakan ‘Paranın dini imanı olmaz!’ diyor. Ama biz diyoruz ki, paranın dini de imanı da olur! Ama bir başka şey daha vardır. Kapitalizmin dini de imanı da paradır. İşte Kapitalizmin dininin de imanının da para olduğunu söyleyemeyenler bizlere yutturmak için ‘Paranın dini imanı olmaz!’ diyorlar. Olur, olmazsa böyle Türkiye’nin düştüğü duruma düşersin. Çünkü bu öyle bir mesele ki ‘dünya küreselleşti’ denilerek geçiştirilecek bir şey değil. Ama atalarımızda diyor ki, ‘Parayı veren düdüğü çalar’. Parayı kimden aldığınız belirlemek sizin elinizde ama o parayı aldıktan sonra onların vereceği emirlere karşı çıkmak sizin elinizde değil. O zaman onlar neyi dayatırlarsa kabul etmek durumundasınız. İşte onun için Türkiye sıkıntıdan kurtulmuyor.

 

- AK Parti ve Tayip Erdoğan küresel emperyalizmin sözcüsü -

Bir tarafta, fakir sofralarından aldığı destekle iktidar olduktan sonra elde ettiği gücü rantiyenin emrine sunmakta tereddüt etmeyen küresel emperyalizmin sözcülüğüne soyunan AK Parti ve Tayip Erdoğan, diğer tarafta her ne şart olursa olsun inançlarını söylemekten ve bu uğurda mücadele etmekten çekinmeyen Saadet Partililer ve Numan Kurtulmuş Bey var! Arada bu kadar fark var! Dün söylediği her şeyi, inkar eden, faizi savunan, yanlışları doğru diye bu millete anlatmaya çalışan Tayyip Erdoğan, diğer tarafta ‘biz bu oyunun figüranı olmayacağız. Bu senaryonun bütününe karşıyız’ diyen küresel efendilerin sunacağı her türlü dünyalığı elinin tersiyle iten sizler varsınız!

Güncelleme Tarihi: 05 Mart 2016, 22:58
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER