banner198

Çankırıspor Başkanına fena çaktı

Çankırı Spor Kulübünü ligin dibine demirleten başarısız Kulüp Başkanı Sevda Karaali’ye fena çaktı.

Çankırıspor Başkanına fena çaktı
banner145

Çankırı Spor Kulübünü ligin dibine demirleten başarısız Kulüp Başkanı Sevda Karaali’ye fena çaktı.

 

Çalışan gazeteciler günün denk gelen günlerde, gazetecilere iftira dolu suçlamalarla hezeyanlarına dur durak bilmeden devam eden Çankırı Spor Kulüp Başkanı Sevda Karaali’nin “yalancı” açıklamasına Mehmet Türk köşesinden fena çaktı.

 

Mehmet Türk’ün gündem oluşturan işte o köşe yazısı;

 

Deve kuşuna "" demişler, "Ben deveyim" demiş. 

"O zaman koş" demişler, "Ben kuşum" demiş.

 Bizim başkanınki de bu hesap. 

 

'Bu hoca başarısız' diyoruz, 'Takıma herkesin destek olması lazım' diyor,

 

 'İyide bu adamla olmuyor. Teknik direktörlük belgesi, başarısı hiç birşeyi yok' diyoruz, bu kezde 'Ali Yakup'un başarısı göz ardı ediliyor'diyor.

 

Ne alakası var, Hakan'ın başarısızlığı ile Ali Yakup'un başarısının şekerim.

 

Neyse asıl mevzumuz bu değil. 

 

Aylardır okurlardan sipariş gelmesine, çok okunacağını bilmeme rağmen, Çankırıspor'daki kötü gidişat ile ilgili yazı yazmamaya karar vermiştim. Ama Çankırıspor başkanı Sevda Karaali,  açıklamasında beni işaret ederek 'yalancı' deyince kendimi frenleyemedim.

 

Dandik köşelerde yazdığım yazıları saymazsak, belediye basında 'foto muhabiri' olarak başlamıştım gazeteciliğe.

 

 İlk görevimdi, fotoğrafları 'sağdan mı soldan mı çekeceğim?' acemiliği yaşadığım zamanlar.

 

3 ay, 5 ay derken 'foto muhabirliği' öğrenmiş, ufak ufak resmi haberler yazmaya başlamıştım. 

 

"Acaba yazdıklarım okunuyor mu?" hevesini ilk belediye basın bürosunda yaşamış, ilk 'gazetecilik azarını' da belediye basın müdürü Ethem Yenigürbüz'den yemiştim.

 

Yazdığım haberlerde 'ecek - acak' gibi eklerin olmaması gerektiğini, haberlerin sade olması gerektiğini ilk o söylemişti bana. 

 

Belediye basındaki üstün başarılarımdan dolayı, Sevda Karaali'nin ifadesi ile 'İşten kovulmuş' işsiz kalmıştım.

 

1 aylık işsizlik döneminin ardından Karatekin Gazetesi'nde muhabir olarak görevlenirildim. 

 

Yüzlerce gazete sayfası, binlerce haber yaptım. 

 

Ara sıra sıkıntılar yaşadım, uyarılar aldım, ama 1 kez bile mahkemelik olmadım. 

 

Yazdığım haberlerde Yazı İşleri Müdürü Çetin Kaptan'ın önüne koyduğum, cek’lerin cak’ların hepsinin üstünü çizildiğinde gazeteciliğin ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başladım. 

 

Zamanla yazılarımda çizik yememeye, hatta manşetlere girmeye başladım.

 

Sürekli gördüklerimi yazmaya,  “hayatın kendisini” manşet yapmaya çalıştım.

 

Bu yüzden ilk işimde öğretildiği gibi, sonu cek’le cak’la biten, olacak edecek türünden vaatlerden hep nefret ettim. 

 

Gazete dolsun diye kenara sıkıştırılan tek sütun kıytırık haberin nice umutlar yarattığını gazete küpürlerini cüzdanında saklayan yaşlılardan öğrendim.

 

İletişim okumamıştım, ama gerçek öğretmenin hayat olduğunu, yaşarken neler öğrenilebileceğini, 4 yılda kavramıştım.

 

"Yalan" konusundaki hassasiyetim ve meslek serüvenim bu şekilde devam edip giderken, Çankırıspor'un resmi sitesinde duyduğum 'yalancı' ifadesi tüylerimi diken diken etti. 

 

Ne demek bu 'yalancı', hangi haber yalan diye günlerce düşündüm, Allah sizi inandırsın vallahi hala çözemedim. 

 

Sezon başından beri haber merkezimizin Çankırısporlu yöneticilere karşı olan tavrı herkesin malumudur.

 

Takdir edersiniz ki gazetecilik ruhu da zaten muhalif olmayı gerektirir.

 

Bu yüzden, "katı eleştiri" yada "yanlış yorum" ifadelerini belki kabul edebilirdim, ama "yalanı" asla.

 

Bayan başkan açıklamasında "yalancı" yazmış, "1.55 boyu, türlü türlü huyu" olan kadın yalan söyleyecek değil ya.

 

Neler oluyor böyle kardeşim? 

 

Kim yalancı Allah aşkına, "Tek kadın kulüp başkanı" diye ortalıkta gezinen ben miydim aylarca?

 

Bu nasıl bir aymazlıktır? 

 

Yada;

 

Şimdilerde 'makam şöförü' diye küçümsediğiniz adam, düne kadar kulüp müdürünüz değil miydi?

 

'Teknik direktörümüz' diye direttiğiniz adamı, TFF'mi yalan yazıyor sitesine?

 

"Aç kaldık" diye gazetelere manşet olan futbolcular, Barcelona'nın alt yapısında mıydı?

 

"- 30 derece Erzurum soğuğunda kısa kollu formayla" Çankırıspor'dan başka maça çıkan profesyonel takım var mıdır bu ülkede?

 

"7 çeşit formamız var" diye bağırırken, turuncu şortların üzerine kırmızı forma giyerek sahaya çıkmak 'rezillik' değilse nedir?

 

Fatih Stadı'nı Ağustos ayında "bakıma alacağım" diyen ve stadın kaybolup gitmesini sağlayan Saddam Hüseyin miydi?

 

Neresinden tutsan elinde kalıyor bilader,

 

Şimdi tüm olayları gözardı ederek bizi hedef almakta neyin nesi?

 

Siz başarılı oldunuz da biz mi taş koyduk şekerim?

 

Takım gole gidiyordu da biz mi çelme taktık?

 

Şehrin takımına bizim ne gibi bir düşmanlığımız olabilir emmioğlu?

 

Sahi unutmuşum, 'Bu yol sevda yoluydu' değil mi?

 

Bakın yol dedim aklıma geliverdi; hayat iniş çıkışlarla dolu bir yoldur

 

Nereden neyin geleceğini tahmin bile edemezsin

 

Örneğin Polis Radyosu'nda güle oynaya dj'lik yaparken, emniyet müdürünün silahlı saldırıda şehit edildiğini duyar, buna rağen oyun havası çalarsan işten atılıverirsin.

 

Neyse bu konuya girmeden Çankırıspor'a dönelim

 

Sürekli  uyardım sizi, “benden söylemesi” dedim. 

 

Umarım “E söyledik size”ye sıra gelmez. 

 

Bakın size bir uyarı da daha bulunayım; futbol yalnızca el ve ayakla oynanırsa başarılı olunur, yani başka yerlerin oynamasına gerek yoktur.

 

Şimdiiiiii,

 

Ligin dibine inmemize rağmen, oyun durumuna aldırmadan verdiğiniz coşkulu sesten tekrar duymak istiyorum.

 

Allah sizlere daha nice oyunlar nasip etsin.

 

"Ses sistemiyle ilgilenen arkadas" ver arkadan ince ses ayarını, hadi bakalım hep bir ağızdan

 

'SEN VARSAN BANK ASYADAYIZ' 

Çankırı Bülteni

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER