banner198

Yeni bir Ev alma hayali kabusa dönüştü!

Zekeriya T. Yıllarca elde ettiği kazancının bir anda ellerinden kayıp gitme hikayesini Çankırı Postasına anlattı! İşte o ilginç ve ibretlik hikâye!

Yeni bir Ev alma hayali kabusa dönüştü!
banner145

Yüksek faiz beklentisi ile birikimlerini Çankırı ve Ankara’da birçok kuyumcu ve giyim mağazaları bulunan bir firmaya kaptıran vatandaşlar, uzun bir süre Çankırı gündemini meşgul etmişti.

Olaylar bundan yaklaşık üç ay önce gelişmiş ve Çankırı merkezde olmak üzere Ankara’daki işyerlerini de kapatarak oğlu H.E ile birlikte kayıplara karışan İ.E’nin piyasadan aylık yüzde 12 ile para topladığı, para ve emanet altınlarla ortadan kaybolduğu gündeme bomba gibi düşmüştü.  

Haber merkezimize gelen bilgiler arasında paralarını alamayan birçok mağdurun Çankırı Cumhuriyet Savcılığına başvuruda bulunduğu ama birçok kişinin de “Faiz yiyici” damgasını yememek için sesiz kaldığı yönündeydi. Gazetemiz daha önce yapmış olduğu haberlerde bu konuya geniş yer vermiş ve gelişmeleri an be an okuyucumuza ulaştırmanın gayreti içerisinde olmuştu.

Yapmış olduğumuz haberlerden sonra firma sahiplerinden H.E elektronik postayla haber merkezimize ulaşmış ve “Ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik kriz bizi de derinden etkiledi. İşlerimiz umduğumuz gibi gitmedi, yatırımlarımız ters tepti. Bunun neticesinde biz zor durumda kaldık. Öyle milyonlarla kaçma filan yok” açıklamasında bulunmuştu.

Aslında bu olayla ilgili bir çok spekülasyon fısıltı halinde dilden dile Çankırı sokaklarında bolca konuşuldu ama bu olayın mağdurlarından biri ilk defa konuşuyor.

Zekeriya T. Yıllarca elde ettiği kazancının bir anda ellerinden kayıp gitme hikâyesini Çankırı Postası’na anlattı!

İşte o ilginç ve ibretlik hikâye!

Zekeriya T. geçimini askeri ücretle çalışarak sağlıyor. Yıllarca dişinden tırnağından artırarak aldığı sobalı evi satıp, kaloriferli bir ev alma hayali onun başına bu olayın gelmesini sağlamış. Belki başına böyle bir iş geleceğini önceden görebilseydi ev almak bir yana o iş yerinin bulunduğu sokaktan bile geçmezdi.

Yeni bir ev almak isteyen Zekeriya T. sahibi olduğu sobalı daireyi kaloriferli bir ev almak umuduyla satışa sunar ve 41.000 liraya bir müşteriye evin satışı gerçekleşir. Evi satın alan kişinin“sen bu parayı ne yapacaksın?” diye sorması üzerine arkadaşına “parayı götürüp bankaya yatıracağı” cevabını verir. Ancak yeni bir ev alana kadar parayı kendisinin de yaptığı gibi bu firmada değerlendirmesini söyleyen arkadaşının tavsiyesine uyup birlikte firmaya giderler ve arkadaşının emanette olan parasını kendi adına geçirirler.  Zekeriya T. “zaten benim para elime hiç geçmedi” diyor.

O günden sonra eline geçtikçe altın, TL ve eoru şeklinde kazancını ara ara aynı firmaya bırakmaya devam eder. Daha sonra kaloriferli ev almak için bulduğu bir daireyi 63 bin liraya anlaşır ve satın alır.  Zekeriya T. için kâbus günleri o günden sonra başlar. Aldığı evin parasını ödemek için firmanın yolunu tutan Zekeriya Bey’e firmadan hemen para veremeyeceklerini ama kendisine para yerine toplam 91 bin tutarında ekim-kasım aylarına dönük üç adet çek ve bir adet senet verebilecekleri söylenir.  Bu teklifi istemeyerekte olsa kabul eder. Elindeki senet ve çekleri aldığı evin sahibine verir ve yeni evine taşınma hazırlığına başlar. Zekeriya T. “Parayı verdikten 2,5 ay sonra kaçtılar. Verdiği çekler ve senetler de karşılıksız çıkınca evi aldığım kişi daireyi satmaktan vazgeçti. Telefonla aradım, Ankara’da hastanedeyim diye beni oyaladı. Sekiz gün içinde tüm işyerlerini kapatarak ortaklıktan kayboldular” demekte.

Alacağının peşine düşen ve firma sahiplerini her yerde arayan Zekeriya T. “Benim kendisini aradığımı duyan İ.E gizli numaradan aradı ‘Çocuklarımın bir suçu yok onları bu işe karıştırma. Bu benim namus borcum. Borcumu ödeyeceğim ama aradığımı kimseye söyleme!’ demeyi de ihmal etmez.

Kendisinin başına gelenler bununla da sınırlı kalmaz. Arkadaşından aldığı beş bin lira borç parayı da firmaya kaptıran ve ev sahibiyken kiracı olarak yaşamaya başlayan Zekeriya T. arkadaşına ödemesi gereken beş bin lira borcu nasıl ödeyeceğini kara kara düşünüyor.

Elindeki çeklerle kameramıza poz veren Zekeriya T’ye ağlanacak haline neden güldüğünü sormamız üzerine; “güldüğüme bakmayın, aslında içim kan ağlıyor” diyordu.  

Başına gelen bu olayların ardından devlet güvencesi altındaki bankalara güvenmek yerine neden firmaya bu kadar güvendiğini sorduğumuz Zekeriya T. “yirmi dört yıldır tanıdığım kişilerdi. Birde insanın gözüne bir perde iner ya, benimde gözüme bir perde indi ve ben hiçbir şeyi göremedim, fark edemedim. Aslında bu Çankırı’nın geleneğinde var. Köylü yıllardır getirir bir esnafa parasını emanet eder” dedi.

Sözlerinin devamında “Firmada 800 bin lira, 155 bin lira alacağı olan var. ATA altını veren var. Karısından ve kocasından habersiz para veren var. Sokaktaki çöpçünün dahi 250 lira alacağı varmış. Çoğu kendisini korkudan saklıyor.  İmamından tut, devlet memuruna kadar birçok kişi aslında bu konuda mağdur durumdalar” diye konuştu.

Zekeriye T. son olarak,Konuyla ilgili avukatla görüştüm. Yarın suç duyurusunda bulunacağız. Bu parayı icraya koyamıyorum. Koymak için ödemem gereken meblağı ödeyecek durumda dahi değilim.  Bu adam neden hala bulunmuyor? Olan evden de olduk. Şimdi kiracı olarak 400 liraya oturuyorum. Üç çoğum var. Biri Üniversiteye, biri Liseye, biri İlkokula gidiyor. Şimdi bu masrafın altından aylık 700 lira maaşla çık çıkabilirsen. Artık benim evim 2 metre mezar toprağım olur. Bundan sonra ev sahibi olmam mümkün değil. Bazen kendi kendime soruyorum. Tek derdim şu dünyada ev sahibi olmaktı! Acaba çok mu şey istedim?"demekte.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER