banner306

Neden öğretmen çalışmaları?

Değerli arkadaşım “Uluslararası Öncü Öğretmenler Derneği”  başkanı Gökhan Erenoğlu’nun Öğretmenler Günü münasebetiyle yazıp bizlere gönderdiği değerli makalesini sizlerle paylaşmak istedim. 

Neden Öğretmen Çalışmaları

Öğretmenlik bizde peygamber mesleği olarak tanınır. Büyük filozoflar öğretmen olarak tanımlanmaktan hoşlanır. Biz Aristo’ya ilk muallim sıfatını vermiş bir medeniyetin mirasçısıyız.

Her zaman çevremde şu soruyla karşılaştım: neden öğretmenlere yönelik çalışmalar yapıyorsunuz? Seküler çevreler bunu devletin görevi düşünerek önemsemiyor. Muhafazakâr çevrelerse öğretmenlere yönelik çalışmalarda Allah rızasının olabileceğini anlamlandıramıyor. Türkiye gibi uçlara savrulmuş fikirlerle yaşayan bir toplum içerisinde bu yüzden bize ortada kalmak, itidali yakalamak zorlaşıyor. Kendimizi ne yare, ne ağyara anlatabiliyoruz.

Öğretmenlerinin neredeyse tamamı devlet görevlisi olan bir ülkede yaptığınız çalışmalar kamu otoritesi tarafından da zait kabul ediliyor, boşa kürek çektiğimiz düşünülüyor. Hele de devlet desteğiyle semirmiş büyük büyük vakıf ve dernekler bize sadece, hoş ama boş çaba sarf edenler olarak yaklaşıyor. Çünkü zihinlerinde, yapılacak hiçbir çalışma devlet desteği olmadan yapılamaz algısı yerleşmiş. Hatta birçok kez kendilerince destek verme söylemiyle büyük tekliflerle geliyorlar bize, sadece bizim için geliyorlar. Bulundukları kamu kurumlarına, şirketlerine ya da organizasyonlarına bizden birilerini alarak bizi boşa çabalamaktan kurtaracaklar. Akıllarınca boşa çabaladığı halde çok güzel ve başarılı işler yapan bu adamları devşirerek alanda kendileri etkin olacaklar. Bilmezler ki her horoz kendi çöplüğünde öter. Bizim gibi, amacı toplumun büyük kesimleri tarafından anlaşılmadığı halde yıllarca çalışmalarından bir geri adım dahi atmamaya çalışan kişiler başkalarının işlerini aynı çaba ve başarı ile sürdüremez. Bir şekilde bizim gibileri devşirseler dahi bekledikleri verimi alamazlar.

Son üç yüz yıldır bulunduğu yerden geri düşmekte olan bir milletin ayağa kalkmaya çalıştığı bir yüzyılı geride bırakmak üzereyiz. Bir milleti sadece büyük liderler geliştiremez. Kendi dizleri üzerinde doğrulabilmesi için o milletin topyekun çaba göstermesi gerekir. Bütün büyük milletlerin ortaya çıkışında liderlerin yanında öğretmenler vardır. Hazreti peygamber bizzat öğretmendir ve dünyanın her yanına öğretmenler göndermiştir. Nizamülmülk Selçukluların en büyük öğretmenidir. Osmanlıların üzerinde yeşerdiği topraklar öğretmenlerin eseriydi. Ahiler, alperenler olmadan bir küçük oba hangi topraklarda medeniyeti ikame edebilecekti. Bugün tarihi okuma şeklimizden kaynaklanan yanılgılar olayların arkasında ve önünde bulunan öğretmenleri görmemizi engellemektedir. Yesevî olmadan Anadolu olmazdı bugün. Ahi Evran olmadan Osmanlı olmazdı. Hacı Bektaşlar, Sarı Saltuklar olmadan Rumeli olmazdı. Bugün yaşadığımız coğrafyada millet olmamızı, Cengizhan, Timur gibi cihangirlerle sağlayamazdık. Bu yüzden Osmanlı Devleti yıkılmış olsa bile millet olarak ayakta kalabilmişiz. Bu yüzden milleti kuran ana unsurlardan biri de öğretmenlerdir.

Son yüzyıl boyunca kaybettiğimiz devleti ikame etme derdinden olsa gerek öğretmene yeteri kadar önem veremedik. Hala eğitimi ihya etme adına yaptığımız bütün çalışmalar dikkat ederseniz öğretmene değil müfredata, maliyeye, binaya yönelik olmaktadır. Bunları anlayışla karşılamıyor değiliz. Bunun çabasını güdenlere de saygı duyuyor, minnetimizi ifade ediyoruz. Ama bırakın birileri de öğretmen için çalışsın.

Cumhuriyetin ilk yıllarında neredeyse okuma yazmayı bilen herkesi öğretmen olarak istihdam ediyorduk. Çünkü ihtiyaç vardı. Çocuk yaşta yolsuz, susuz, elektriksiz Anadolu topraklarının her yanına can siperane gidip görev yapan öğretmenler yetiştirdi bizi. O zamanlar bizim için ne kadar kıymetliydi onlar. Ya bugün, kıymetini yitirdi mi öğretmenler? Okuma yazmayı öğretmekle mi yetinecektik milleti yeniden ihya etmek için.

Anladığım kadarıyla eğitim öğretim ile gerçekleştirmek istediğimiz amacı kaybettik. Eğitim öğretimi okuma yazma oranını arttırmak olarak sabitledik zihinlerimizde. Bu yüzden öğretmen de önemini yitirdi gözümüzde. Yeni devletimizi, Cumhuriyetimizi kurarken milletimizi yeniden ayağa kaldırmanın ancak eğitimle mümkün olabileceğini ihmal ettik. Bu yüzden öğretmene verdiğimiz değer azaldı. Bir kesim öğretmeni belli ideolojilerin taşıyıcısı olarak gördü, diğeri batılılaşmanın temsilcisi. Bir diğeri öğretmeni zihinlerinde algıladıkları gericiliğe bekçi olarak istihdam etti. Her ne yaptıksa zaman geçtikçe öğretmenin değeri kayboldu. Değersizleşen öğretmen topluma bir şey katamaz oldu.

Neden öğretmenlere yönelik çalıştığımız yavaş yavaş belirginleşmeye başlamıştır umarım. Öğretmenler toplumun aydınlarıdır. Öğretmenler toplumun en güvenilen kesimidir. Öğretmenler toplumun en çalışkan meslek grubudur. Öğretmenler toplumun önderleridir. Bütün bu yargılar yanlış geliyor size değil mi? İşte sorun tam da buradadır. Öğretmenini kendine rehber edinemeyen tolum, ya da şöyle diyelim; rehberi olmayan bir toplum nasıl kalkınacak, gelişecek? Öğretmenine güvenmeyen toplum artık kime güvenecek? Öğretmeninin tembel olduğunu gören toplum kendisi kimi örnek alarak çalışacak. Önderi öğretmen olmayan topluma kim kılavuzluk edecek?

Bu öğretmenlerden mi bahsettiğimi soruyorsanız henüz derdimi anlatamadım demektir. Evet, bu öğretmenlerden bahsediyorum. Biz onların ilmi derinliğini önemseyerek, rehberliğine güvenerek, çalışkanlığını örnek alarak faaliyetlerimizi hayata geçiriyoruz. Böylece öğretmenleriyle beraber entelektüel kapasitesi gelişen, kalkınması sürekli ve hızlı olan, daha ahlaklı ve güven içinde yaşayan bir toplum olacağımıza inanıyoruz. Bütün bunlar için neler yapılması gerektiğini ise söylemekten ziyade gücümüz elverdiğince yapıyoruz. Kimseye yol göstermeye çalışmıyor yola koyuluyoruz. Biz, tüzüğümüzde de ifade ettiğimiz gibi “iyi insanların ortaya çıkması” amacıyla “öğretmen ve eğitimcilerin mesleki, kişisel ve sosyal gelişimini sağlayacak imkân ve ortamları oluşturmayı ve desteklemeyi, yeni eğitimcilerin daha nitelikli olması için çalışmayı” kendimize ilke edindik. Bu yolda ne kadar yol alıyor olmaktan öte yolda olmayı önemsiyoruz.

Yolda olanlara, yolda ölenlere, öncülere selam olsun…

Gökhan ERENOĞLU 

YORUM EKLE

banner304