Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938’deki vefatı, tüm yurtta olduğu gibi Çankırı’da da büyük bir teessürle karşılanmıştı. Atatürk’ün ölümünün ardından 11 gün sonra, 22 İkinci Teşrin (Kasım) 1938 tarihli Çankırı Gazetesi, kentte düzenlenen ilk anma törenini geniş bir şekilde sayfalarına taşımıştı.

Kurşunlu Tarih Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Eryılmaz, arşiv belgelerinden derlediği bu tarihî gazete sayfasıyla, 87 yıl önce Çankırı’da yaşanan o hüzünlü günü yeniden gün yüzüne çıkardı.

Gazete, manşetten verdiği haberde dönemin Halk Partisi binasında oluşturulan komisyonun, “büyük ataya yakışır bir program hazırlamak için” yoğun çaba gösterdiğini aktarıyordu.

Halk Atanın Türk milletinden ayrılışından itibaren zaten bütün dikkat kesilmiş Ulu Şefleri hakkında yapılacak ihtilafı ve sair törenlerin büyük olmasını istiyordu.

Haberde, 21 Kasım 1938 günü Çankırı’da düzenlenen ilk anma töreninin detayları da şu satırlarla yer almıştı:

ÇAYAD Üyeleri İstanbul Boğazı’nda Buluştu
ÇAYAD Üyeleri İstanbul Boğazı’nda Buluştu
İçeriği Görüntüle

Çankırı halkım bu dileğinin yerine getirildiğini dün gördü. Sabahın daha erken saatlerinde Ankara’da yapılacak büyük töreni adım adım takip için şehirde bütün hoparlörlerin başı doldu. Radyo neşriyatı başlayınca bu kalabalık enginleşdi, kendi dilekleri ile ticarethanelerini, müessese ve dükkanlarını baştan başa kapayan Çankırı halkı denebilirki birkaç hoparların başına birikmişti.

Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleştirilen törende, 10. Yıl Hatırası Anıtı Türk ve parti bayraklarıyla süslenmiş, çevresine çok sayıda kurum ve dernek tarafından çelenkler bırakılmıştı:

Atatürklerine son ihtiram hepsinin göz yaşları durmadan akıyor… Saatler ilerliyor… Çankırı için yapılan programın taktik zamanı yaklaşıyor. Cumhuriyet meydanındaki 10’ncu yıl hatırası için yapılan anıt Türk ve parti bayrakları ile süsleniyor. Büyük atanın büyük kıtada bir fotoğrafları yine Türk ve parti bayrakları ile süslü bulunduğu halde yerine vaaz olunuyor. Küçük anıt bu hali ile Atasına son ihtiram yapmak için milli kıyafetine bürünmüş sanki, Partiden, halkevinden, Belediye ve Mektepler, Tayyare cemiyeti, Hastane ve diğer müesseselerden gelen ona yakın çelenk anıtın çehresini daha ziyade ulvileştiriyor.

Törenin ilerleyen saatlerinde halk Halkevi’ne akın etmişti:

Halk heyecanda… Saatin on bire yaklaştığını anlayınca yavaş yavaş hoparlar başlından ayrılarak Halkevine doluyor. Halkevi salonu hınca hınç dolu. Yer bulamayanlar kapular içinde bekliyor. Tam saat 11. Halkevindeki merasim tamam, her şey tamam. Bando İstiklal Marşını çalıyor. Sonunda Ortaokul Tarih öğretmeni Rıfat Gürses kürsüye çıkıyor. Büyük atanın hayatını eserlerini anlatıyor dinliyoruz. Ulu Şef’in aziz hatırası için 3 dakika susuyoruz. Ve halkevi merasimine son veriyoruz.”

Aynı gün öğleden sonra halk, Cumhuriyet Meydanı’nda ikinci kez toplanarak Atatürk’ün ebediyete uğurlanışını radyodan takip etti:

Halk saat 14’de Cumhuriyet meydanında toplanmak üzere dağılıyor. Yine hoparlar başına koşuyor. Atatürk Çankırılıların göz yaşları arasında onların manevi elleri ve huzurları ile ebedi makberesine konuyor. Saat 14. Cumhuriyet meydanı bütün bir halkla dolu. En önde genç mektepliler. Arkasında gençlik, daha arkasında halk. Bando yine İstiklal Marşlı çalıyor. Sonra ağır ağrı şopenin matem havasını terennüme başlıyor. Bando bugün ne kadar hazin. İhtizaz edilen seslerde çalınan matemleri belli. Resimler çekiliyor… Matem ve hüznün fotoğrafları alınıyor. Ağır ağır kürsüye ilerleniyor. Belediye meclisinden diş doktoru Halit Sungur belediye namına derin matemini ifade ediyor. Teessüründen heyecanından titriyor. Halka bakıyoruz Atatürk’e Büyük Şefe yapılan bu törende huşu içindedir. Söylev bitti. Şimdi Çankırı halkı namına konuşacak olan Saim Kültüral ilerliyor. İhtizaz eden sesiyle hakikaten Çankırılıların matemine tercüman oluyor. Halk ağlıyor…. Kürsünden matem ve hüzün dökülüyor. Nasıl ağlamasın, bu Atatürklerine son ihtiramdır.”

Tören, üç dakikalık saygı duruşunun ardından sona ermişti:

“Tam saat 16’ya ulaşmış bulunuyordu. Kaleden atılan bir topla bu saatin tüm halka ve Cumhuriyet Meydanında toplanan binlerce yurtdaşlara ölümüze hürmet ve üç dakika sükût saati olduğu ifham edilmiş oluyordu. Üç dakikalık sükûttan sonra ilk önce mektepliler ve gençler sonra başta Vali olduğu halde memurlar ve halk göz yaşarlı dökerek Atamızın önünden huşu ve sükutla geçtiler ve ihtifale son verildi. “Dün gündüzden bütün esnaf ve hususi müesseseler kendiliklerinden dükkânlarını kapayarak geceyi matem içinde geçirdiler.”

Ve gazetenin kapanış cümlesi o günün ruhunu özetliyordu:

Çankırı Atatürk’e son ihtiramın böyle yaptı….

Çankırı Valisi ve CHP İL Başkanı H. Uzgören ve Vilayet Maiyet Memuru Fethi Tansuğ söylevde bulunmuştu.

Fethi Tansuğ söylevinin bir bölümünde şöyle demişti:

Başınızı havaya kaldırın, onu çelik kanatlar halinde gökte göreceksiniz..

Kulağınızı yere verin, derinlerden madeni sesler, kazma kürek oğultuları halinde kulağınıza o gelecektir.

Tarlasını süren köylü, sıcak toprak buğusunda onun kokusunu duyacaktır. Yurdumun cıvıldaşan kuşlarının matemli seslerinde bile Atatürk’ten bir parça vardır.

Her tarafta, her yerde O. Kah bir tiren düdüğü halinde, kah dağdan yuvarlanan bir şelale şeklinde, sağda, solda önde arkada ona rastlayacaksınız..

Finlandiyaya giden orda, Afganistanaa uğrayın karşınızda Amerikaya varın yanı başınızda Atatürkü, göreceksiniz.

Okyanusların erişilmesi mümkün olmayan derinliklerinde yaşayan gözden mahrum mahluklar bile muhakkak ki onun ölümüne gözyaşı dökemedikleri için çırpınmaktadırlar.

Kaynak: Çankırı’da Ebedi Şefimiz Atatürke İhtilaf. Çankırı Gazetesi. Vilayetin Resmi Gazetesidir. 22 İkinci Teşrin 1938, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Arşivi.

Muhabir: Ercan Şeker