banner306
banner198

TÜRKAV ın bu haftaki konuğu Vali Özcan oldu

TÜRKAV ın Salı günlerinde yapmış olduğu sohbet toplantılarının Konuğu Vali Vahdettin ÖZCAN oldu.

TÜRKAV ın bu haftaki konuğu Vali Özcan oldu
banner145

Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı Çankırı Şubesinin haftanın Salı günlerinde yapmış olduğu sohbet toplantılarının 6 Mart 2012 gün ki konuğu Vali Vahdettin Özcan oldu.

 

Sohbet toplantısı TÜRKAV binasında 6 Mart 2012 saat 20.00’da başladı. Kalabalık bir ortamda sivil toplum örgütleri temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kamu çalışanı katıldı. Vakfa gelişinde herkesle tek tek tokalaşarak hal hatır soran Vali Özcan’ı Vakıf Başkanı İsa Bölükbaşı bina kapısında karşıladı. Kısa bir sohbetin arkasından TÜRKAV Çankırı Şube Başkanı açılış konuşmasını yaptı. Konuşmasında başkan Bölükbaşı her Salı akşamları yaptığımız sohbet toplantılarımız bu hafta ki konuğu Çankırı Valimiz Sayın Vahdettin Özcan’dır. Bize kıymetli zamanlarını ayırıp sohbet toplantımıza katıldıkları için teşekkür ediyorum dedi. Vali Özcan’da konuşmasını katılımcıları selamlayarak başladı. Ben burada bugün yerel yönetimler konusundan şahsi fikirlerimi paylaşacağım. Bu görüşler tamamen bana aittir. Elbette hoşunuza gitmeyen yönleri de olacaktır. Ben merkezi idarenin taşradaki yetkilisiyim, yani benim gücüm merkezi idareden kaynaklanmaktadır. Ama dünya mahalli idarelerin güçlü olduğu bir dünya Türkiye de buraya gitmek zorunda, bu nedenle mahalli idarelerin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili son çıkan belediye ve il özel idaresi kanunun İstanbul ayağında bende bulundum. Ancak tasarıdan biraz uzaklaştı istediğimiz şekilde çıkmadı. İçişleri bakanlığımız yeni baştan bir komisyon kurarak çalışma başlattı. Yerel yönetim özerlik şartına uygun şekildi acaba Türkiye’deki yerel yönetimleri nasıl dinamik hale getirebiliriz, İçişleri Bakanlığı olarak onlardan daha çok nasıl faydalanırız peşindeyiz.

 

 

Öncelikle Anayasamızın yerel yönetim tanımından başlayalım. Anayasamızın 127. maddesinde mahalli idareleri tanımlarken mahalli hizmetler, medeni hizmetler, müşterek ihtiyaçlar olacak ve tüzel kişilik olacak. Bunlarda bildiğiniz gibi 3 lü ayak olarak belirlenmiştir. Birincisi belediyeler, ikincisi il özel idareleri ve maalesef bütçesi olmayan köylerimiz var. Onun dışında birliklerimiz var. Bunlar da ya belediyelerin birlikte kurdukları ya köylerin kurdukları ya da ortaklaşa kurulan birlikler var. Türkiye 1921 anayasasın da şuan ki Anayasadan daha örgütlü daha kapsamlı modern bir yapıya sahipti, bizim eski belediye kanunumuz, yeni belediye kanunu çıkmadan evvel uyguladığımız 1930 tarihli kanundur. O kanunda belediyelerin yapamayacağı iş yoktur. Ancak bunlar zamanla bakanlıkların yani merkezi idarenin kuruluş kanunu ile örgütlenme sonucunda belediyelerin bir takım yetki ve görevleri merkezileştirildi. Belediyelerim en son çıkan kanundan önce öyle bir hale geldi ki belediyelerim yalnızca çöpü toplayan, kanalizasyon ve alt yapı yapan, su akıtan birimler haline gelmişti bütçenin % 87 ini merkezi idare geri kalan %  13 mahalli idareler tarafından bölüşülüyordu. Aslında Türkiye mahalli idarelerin yeniden yapılandırma işlerini 1950 lerde başlatmıştı, içişleri bakanlığının mehtap projesi ile ilgili çalışmalar başlamıştı. Ancak zaman zaman Türkiye’de bir takım şeyler kesintiye uğradığından hayata geçirilememiştir.

 

Avrupa da ise merkez küçültülerek merkezin yapacağı işler sayılıyordu geriye kalan işleri mahalli idareler devretti. Ama Türkiye tam tersini yaptı o yüzden bir yol alınamadı.

 

 

Dünya da Dışişleri, Adalet, Savunma hizmetleri ve Eğitim müfredatları merkezden yapılıyor genel olarak diğer bütün işler mahallileştirildi. Mahallileştirilmesinden kastım yerinden yönetim ilkesini kast etmiyorum. Karar organları tamamen seçimle gelmiş yürütmesi de bir takım ülkelerde seçimle gelmiş, aslında Türkiye mahalli idarede bunu denemiştir. Belediye Başkanlarını vatandaşa seçtirmiyorduk. Belediye meclisini vatandaş seçiyor daha sonrada meclisler kendi aralarından başkanlarını seçiyorlardı fakat daha sonra bu değiştirildi. Nerden gelen rüzgârla bilmiyorum vatandaşa belediye başkanını seçtirdik, belediye meclisini seçtirdik. Avrupa da ikili yöntem var özellikle kara Avrupa’sında bazı belediye başkanlarını direkt halk seçiyor bazılarını ise meclis üyeleri seçiyor. 1980 li yıllarda büyük şehir belediyesi uygulamasına geçildi.

 

Aslında biz yerel yönetimleri güçlendirmeliyiz, merkezi küçültmeliyiz. Mesela Çankırı’daki kütüphane işleri merkezi yönetimin sorunu olmamalı, bu tür işler belediyelere devredilmeli. Gençlik ve Spor işlerinin de mahallinde yapılmalıdır. Tarım da durum ona keza aynı şekildedir. Bunları daha da çoğalta biliriz. Dünyada bu hizmetleri bizim gibi yapan kalmadı. Merkez standart sağlayacak denetlemeleri daha iyi yapacak şekilde planlanmalıdır.

 

Bizim yapacağımız merkezi yönetimin görevlerini belirleyip geriye kalan işlerin mahalli idarelerce yani Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Köy Meclislerince yürütülmesini sağlamalıyız.  Buna karşı sizler şu soruyu sorabilirsiniz acaba mahalli idareler bunun altından kalka bilirler mi? Bunu denemek zorundadır Türkiye, bunu ne kadar ihmal edersek o kadar aleyhimizedir. Eğer demokrasiden bahsediyorsak, eğer çoğulcu katılımdan bahsediyorsak buna geçmek zorundayız. Ayrıca Güneydoğuda böyle bir problem varken buna nasıl geçeceğiz onun ensturamanlarını biz koyabiliriz. Şu anda belediyelere içişleri bakanının onayı ile mülkiye müfettişi göndererek denetlendiriyoruz. Denetim ensturamanlarını devlet kendi uhdesinde tutsun. Güneydoğuda problem var diye bunları ötelersek bunun sıkıntısını toplum olarak biz çekeriz. Bu yetkiyi yanlış olarak kullanan olursa merkezin denetim elemanları daha hızlı çalışarak denetlemelidir. Demokrasi herkesin hesap verebilirlik yönetimidir. Biz merkeze muhtaç mahalli idarelerle memleketi yönetemeyiz. Biz hala nüfus başına pay verilen belediyelerden yatırım bekliyoruz. Bu nedenle İstanbul da yapılan metronun uzunluğu 15 yılda 10 km geçmedi yapamaz çünkü merkezin göndereceği kaynağa bakmaktadır. Bunun kabahati ne belediye başkanındadır nede başkasının da bunun kabahati merkezi sistemdedir. Türkiye de merkez kaynak aktarmadığı sürece mahalli yönetimlerin yapacağı hiçbir yatırım yoktur. Merkez olarak siz kamu kaynaklarının %80-85 ini kullanıyorsunuz sonrada belediyelere metro yap yapamaz. Biz önce kaynakları mahalli idarelere vereceğiz sonra yatırım bekleyeceğiz hesap soracağız. İdarede mutlaka mahalli idarelerin hızla güçlendirilmesi gerekmektedir.

 

Soru cevap şeklinde devam eden sohbetin sonunda TÜRKAV Çankırı Şube Başkanı İsa BÖLÜKBAŞI Vali Vahdettin Özcan’a teşekkür belgesinin yanı sıra Çanakkale tablosunu hediye ederek 18 Mart 2012 Pazar Günü Karatekin Parkında yapılacak olan Çanakkale Şehitleri Anma Programına davet etti.

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner304