banner198

TÜRKAVda bu hafta El Hac Bahaddin konuşuldu

TÜRKAV’da bu hafta El Hac Bahaddinin torunlarından Remzi Tekin ile bir söyleşi gerçekleştirildi.

TÜRKAVda bu hafta El Hac Bahaddin konuşuldu
banner145

TÜRKAV’da bu hafta Çankırı da ki en eski vakfiyelerden olan El Hac Bahaddin tarafından kurulan Kuşhane Vakfiyesi ve Kurucusu El Hac Bahaddin’i konuşmak üzere El Hac Bahaddin’in torunlarından Remzi TEKİN ile bir söyleşi gerçekleştirildi.

 

Şeyh hacı bahaeddin ve kuşhane vakfiyesinin aslı, Dr. Rıfkı Kamil URGA Araştırma Merkezinde mevcuttur. Vakfiyenin özeti Prof. Refet YİNANÇ tarafından tercüme edilmiştir. Belge şimdilik Anadolu’nun en eski özgün tarihi eseridir. Vakfiyede adı geçenin, bir mescit, bir hankah, kuşhane ve kalede bir cami yaptırdığı yazılıdır. Belgenin bazı satırları yıpranmış olmakla beraber Ebubekir Aytekin oğlu Bahaeddin ismi okunmaktadır. (2)

 

 

Selçuklular döneminde Tekin unvanı hükümdar ailesinden olan erkeklere verilirdi. Aytekin ismi üzerinde durulacak olursa, şahsın hükümdar ailesiyle bir bağı olmalıdır.

 

Kuşhane Çankırı’nın ortasında yüksek bir tepedir. Gençler oraya çıkar, türkü söylerler. Her taraftan işitilir. Eskiden Çankırılı kadınlar kaleye gider, orada maniler söylerlerdi. Bu manilerden birini Hacı Şeyhoğlu şöyle tespit etmiş;

 

 Kuşhaneye çıkalım

Affe’ye türkü yakalım

Affe elma göndermiş

Yimiyelim kokalım

 

Batının barbar olarak nitelendirdiği, soykırım yaptığını ileri sürdüğü ecdadımız bırakın insan canına kıymayı, yaratılan her canlıyı yaratandan ötürü sevmeyi kendisine düstur edinmiş, aç kalan insanlar için imaret, hankah, han, kervansaray yaparken, hayvanların, kuşların da kışın aç kalmaması için vakıflar kurmuşlardır. M.S. 13. Yüzyılda bunu düşünen ecdadımızın ne kadar yüksek bir medeniyete sahip olduğu görülmektedir.

 

Şeyh Hacı Bahaeddin’in Mezarı Kuşhane kalenin eteğinde, şimdiki Atatürk’ün ışıklı panosunun olduğu yerin yukarısındadır. Kuşhanenin güney tarafı ve iki yan bölümü muntazam kesilmiş taşlar ve bir sıra tuğladan örülmüştür. Binadan fazla bir şey kalmamıştır. Taşlık yükseltinin güney sol tarafında otuz kırk metre aşağıda sonradan tuğlayla çevrilmiş bir mezar vardır. Bu mezarın Hacı Bahaeddin’in torunu Sarıkız Hatice’ye ait olduğu yaşlılarca ifade edilmektedir. Şu anda Hacı Bahaeddin’in mezarı kayıptır.

 

Hankah’la İlgili Belge tapu Kadastro Genel Müdürlüğü arşivinde bulunan 1579 tarihli defterde şunlar yazılıdır. “Hacı Bahaeddin Hankah’ı Çankırı merkezinde olup, Kayı, Çiftlik, Merzi, Boyalıca Köyleriyle, Şeker Hacı tarlası vakfedilmiştir. (3)

 

NOTLAR

(1) Çankırı tarih ve Halkiyatı: Hasan ÜÇOK, Hacışeyhoğlu, Okuyan Adam Yayınları, sayfa 132.

(2) Prof. Refet YİNANÇ, Çankırı Araştırmaları Dergisi, 2.sayıdaki makale; ayrıca Osmanlı Belgelerinde Çankırı, Çankırı Belediyesi Yayını, sayfa 171–172

(3) Prof.Ahmet KANKAL, 16.Yüzyılda Çankırı, sayfa 15 ve 194

(4) Doç. Mehmet İPÇİOĞLU, Çankırı Merkezindeki Vakıfların Mart ayı gelir ve Giderleri, Çankırı Araştırmaları Dergisi, Sayı 4, sayfa 17

 

Miladi 1352 – 1353 Yılına Ait Hacı Bahaeddin Vakfiyesi Tercümesi:

 

“Fazlullahoğlu Hacı Bahaeddin emlak ve akarını hayvanlarını, kendi malından hayırlı iş için hangah yaptırdı. Misafir olanlara, yolda kalmışlara,  tasavvuf ehlinden ariflere, Bilgin (1) Samdani’nin ve Ehvadüddin Kirmani’nin (K.S.) müritlerine,  salih kimselere, Müslüman fakirlere,  Çankırı’lılara  (Ankara şehri halkına) su çıkartarak bir çeşme yaptırdı ve Hangah’ta kalmalarını sağladı. Oğullarını ve onlardan devam edecek erkek torunlarını mütevelli tayin etti. Onlardan Hacı Bahaeddin Oğlu Ömer Beğ; onun da oğlu Alaaddin Ali Beğ’e, onun da oğullarının oğullarına ne kadar sürerse sürsün devam ettireceklerdir. Eğer bunlardan erkek evlat kalmazsa, Ömer Beğ’in kızı Hibe Hatun’un oğullarına bu vakıf geçecektir. Onlardan da kimse kalmazsa şehrin kadısı devam ettirecektir. Çeşmenin suyu devamlı akacak. Hangah yıkılırsa yenisi yaptırılacaktır. Gelirin yarısı, israf etmeden gelen kişilere, fakir müslümanlara, sofilere ve onlara yakın kişilere sarf edilecek. Diğer yarısı da vakfı yöneten şeyhe maaş olarak verilecektir. Dürüst imamlar şahit olmuşlardır.”

 

Hicri 753 Muharrem ayı Miladi 1352 - 1353  1252-1253 Tarihli Hacı Bahaeddin Vakfiyesi

Kaynak: Osmanlı Belgelerinde Çankırı, sayfa 172

 

 

Daha sonra Hacı Bahaeddin torunu Remzi Tekin Bey şöyle devam etti. “Ben; Maliye Saymanlığından emekliyim ve 72 yaşındayım.  Bizim aile Şeyh bahaeddin  (K.S.) ulaşmaktadır. Şeyh Hacı Bahaeddin’in (K.S) Hanımının mezarı Oğlaklı ( Alva)   köyünde Mezarlığa giden yolun sol tarafında açık renkli yosun tutmuş olan mezardır. Sağındaki taş Elmalızade müderris Süleyman Efendi’nindir. Kuşhaneyle ilgili mütevelli başkanı bizzat kışın kuşlara yem veriyordu.  Küplere su konuluyordu. Orası namazgâhtı. Yönü Kıbleye uygundur. Taşların üzerinde bina vardı. 1946’ da babamla gittim tam yıkılmamıştı. Kerpiçten, üzeri kiremit çatılı bir binaydı. Dergâhtan gelen yemler,  ekmek kırıkları, atık sebzeler biriktiriliyor, kuşlara yediriliyordu. Yaklaşık 90 yıl öncesine kadar devam etti.

 

Mezarı tam top atılan yerin altındaydı. 1960’lı yıllarda Nurettin OK,  Belediye Başkanıyken yol açılıyordu üç kere palet kırıldı. O yüzden yolu aşağıdan geçirdi. Yakın zamanda yol yapılınca mezar kayboldu. Akrabam Cahit Tekkeşin kemikleri Sarı Baba’ya taşıdı.

 

Dergâh; şimdi Kamas’ın olduğu yerde Ankara yolu üzerindeydi. Üç büyük bina vardı. Birinde mütevelli, diğerinde aile fertleri, üçüncüsünde de misafir ve hizmet edenler otururdu. Üçü de büyük binaydı. Gelen giden yolculara yemek verilir, yakın köylerden gelenlere su ve ayran ikram edilirdi. Rahmetli babaannem Emine Hanım zamanında oraya uğramadan giden olmazdı. Yolda kalanlar yatırılıyordu. Babaannemin rahatsız olması, asker ve asker kaçaklarının uğrak yeri olması nedeniyle sık sık olay çıkıyordu.

 

Şeyh Bahaeddin’in bir hikâyesi vardır. “Bir ramazan günü yaz mevsiminde canı üzüm ister. Hizmetlisine der ki; Atımı hazırlayın. İki sepet koyun, der. Ata binip gider.  Sarayköy’de Seydi Eldivan arasındaki boz yer bağlarında kendi bağına gider. Bekçiye iki sepet üzüm toplatır. Helalleşir.  Dergâha döner. İftar sofrasında hep beraber iftar ederler. Üzüm sofraya geldiği zaman; Ya nefis beni Bozyer bağlarına götürdün, getirdin şimdi seni yemiyorum der” ve yemez.

 

 

Sonradan İsfendiyarzadeler arasında kız alıp vermeler devam etmiştir. Kuşhanenin üzerinde kerpiçten ve kiremit örtülü büyükçe bir türbe vardı. İçinde yedi sekiz mezar bulunuyordu. Türbe sonradan yıkıldı. Şeyhin ayakucunda hizmetçisi yatıyordu. Şimdi yola gitti. 21 EYLÜL 1281 tarihli Hacı Bahaeddin Vakfiyesi Babaannemin bir güzel,  bir de sıska iki oğlu var. Saray Köyden gelin getirilirken cepkenine altın diziliyor. Düğünde sağdıç yapılan güzel çocuğa nazar değiyor. Çocuk akşama vefat ediyor. Babaannem, Yarabbi güzel oğlumu alacağına şu sıska oğlumu alsaydın diyor. Ertesi gün o sıska oğlu da vefat ediyor. Babaannemin ellerine titreme geliyor. Yedi yıl sonra bir çocuğu daha oluyor. Babam İhsan doğuyor.  Babam üç aylıkken kocası Rüştü Bey askere gidiyor. Giderken aile yadigârı Enam’ı, atının gerdanlığını, sigara ağızlık ve tabakasını üç aylık oğluna gidip gelmemek gelip görmemek var diyerek hatıra bırakıyor.  Çanakkale de Seddülbahirde şehit düşüyor ve bize şu an bende mevcut bu hatıralar bize veriliyor.

 

Şifalı Ayna, bize atalarımızdan kalan bir ayna vardı. Yüzünde felç geçirenler, Hangah’a bir karatavuk bağışlayıp yedi gün kalır, bu aynaya bakarlardı.  Yüzleri düzelirdi. Ayna aile fertlerinden birinde bulunmaktadır.

 

Sarıkız Hatice, Büyükannemden işittiğime göre Hacı Bahaeddin’in kızı Hatice genç yaşta vereme yakalanır. Evlenmez. Kuşhane’de kalıp kuşlara hizmet eder. Dua ve ibadetle günlerini geçirir. Mezarı Kuşhane’nin altında çevrili olarak duruyor. Kendini ziyarete gelenlere “Siz beni seviyorsunuz ama benim kimi sevdiğimi biliyor musunuz?” dermiş. Kendisinin ilahi aşka eriştiğine halk inanırdı. Genç Kızlar, yeni evliler mezarına gelip dua eder, dilekte bulunurlardı.

 

Annem Emine Hanım eşi Rüştü Efendi Çanakkale’de şehit olunca Bugün Ankara yolu üzerinde Hankah’ı ailenin erkek büyükleri yönetir, idaresine Emine anne yardım ederdi. Bugün Kamas ferforje fabrikasının olduğu yerde üç büyük binadan oluşmaktadır. Emine Hanım İstiklal Yolundan geçen asker, sivil, milletvekili, mermi taşıyan kimseleri burada misafir etti.

 

Tekke dedikleri Hankah’ı kapatmak zorunda kaldı. Tabakhane Mahallesinde kayınbiraderi Raif Hoca’nın evi yanında yaptırılan bir odada kaldı. Raif Hoca öğretmendi. Çankırı Turizm Derneği Başkanı Zeki TEKİN’in babasıydı. Diğer kayınbiraderi Abdülhalim Efendi, son mütevelliydi. Abdülhalim Efendi, Çankırı Bayındırlık Müdürlüğünden emekli Cahit TEKKEŞİN’in babasıdır.

 

Şu anda bende mevcut Hacı Bahaeddin ailesine ait Yazma Enam, Hacı Bahaeddin’den kalma bir kılıç vardı. Bir şiir defteri ve bir Enam… Bunlardan yalnız Enam elimizdedir. Bunu İstanbul’da bazı sahaflara gösterdim. Çok eski ve kıymetli olduğunu söylediler. Hatta bir kişi, sen bunu kimseye söylemeden memleketine götür, başına bir iş gelmesin dedi. Enam’ın ilk sahifeleri orijinal tezhipli olup yazma halindedir. Ne yazık ki son kısımdaki mühür ve tarih tükürük sürülerek okunmaz hale getirilmiştir. Ayet ve hadislerden sonra Türkçe olarak nazar ve psikolojik tedavi için okunması gereken dualar ve yazılacak vefk ve nüshalar eklidir. Enam’ın Türkçe bölümünün tercüme edilmesi gerekiyor.

 

 

Türkçe açıklamalar en çok 300 yıl öncesine ait dil özellikleri taşımaktadır. Bu konunun belgelere dayanılarak kapsamlı bir şekilde teyit edilmesine ihtiyaç vardır. Hacı Bahaeddin ailesine ait Enam’ın arka kapağında sonradan yazılmış Tekkeşinzade Bahaeddin Efendi yazısı Hacı Bahaeddin ailesine ait Enam’ın görünüşü Hacı Bahaeddin ailesie ait olan Hacı Bahaeddin ailesine ait Enam’ın Enam’ın deri kapağı son sayfasındaki tarih ve mühür bulunmaktadır diyerek sözlerime son verirken beni gecenin bu saatine kadar sabırla dinlediğiniz ve davet ettiğiniz için TÜRKAV Şube Başkanı İsa Bölükbaşı başta olmak üzere yönetim kurulu üyelerine çok teşekkür ediyorum.

 

Daha sonra TÜRKAV Şube Başkanı İsa Bölükbaşı katılımlarından dolayı memnuniyetlerini dile getirerek Remzi TEKİN Beye günün anısına Teşekkür Belgesi verdiler.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER