Kurşunlu Tarih Araştırmaları Derneği’nin geçtiğimiz yıl başlattığı “Memleket Sohbetleri” programı, ikinci sezonuna başladı.
Yeni sezonun ilk konuğu, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Halk Müziği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Ekim oldu.
Ekim, Altındağ Belediyesine ait Kabakçı konağında gerçekleştirilen etkinlikte “Bozkırdaki Çekirdek”, “Yaren Geleneği” ve “Türk Kültüründeki Yeri” başlıklı bir söyleşi yaptı.
“Yarenlik, Türk toplumunun örgütlü yapısının aynasıdır”
Prof. Dr. Ekim konuşmasında, Yaren geleneğinin yalnızca bir eğlence biçimi değil, kökleri eski Türk devlet teşkilatına ve toplumsal yapıya uzanan bir örgütlenme ve dayanışma sistemi olduğuna dikkat çekti.
Ekim, “Yaren geleneğinde gördüğümüz ikili başkanlık sistemi, aslında Türk devlet anlayışının bir yansımasıdır. Tıpkı geçmişteki Kağan-Yabgu veya Han-Kaan sisteminde olduğu gibi, biri yürütmeyi sağlar, diğeri denetler. Bu, bir anlamda erken dönem demokratik bir yapı örneğidir,” dedi.

24 sayısının kökeni ve Türk kültüründeki anlamı
Yarenliğin saf Türk kültürü olduğunu belirten Ekim, Yaren teşkilatlarının ve birçok kültürel yapının “24 kişilik oluşumlar” üzerine kurulu olmasının da tesadüf olmadığını belirterek, “Bu sayı sadece 24 Oğuz boyunu değil, aynı zamanda Bunun yanı sıra Abdülkadir İnan'ın makalelerine bakacak olursak toy ve şölen geleneklerinde yirmi dört tane çadır kuruluyor. Ve burada yine bir “orun ve ülüş meselesi” diye bir şey var. Bu da Türklerin teşkilatçılığının çok eskiye dayandığını gösterir,” ifadelerini kullandı.
Sözlerine debam eden ekim, “Ve eski Türk geleneklerinde, o toylarda, şölenlerde mesela diyor ki: “Ak çadırda falan kişi oturdu, onun yardımcısı şurada oturdu, ona atın şu kısmı verildi, ikram edildi; öbürüne de bu şey ikram edildi.” Yani ikram edilecek şey, onun usulü, her şey bir teşkilat usulüne esasına bağlı.” diye konuştu.

Delikanlı teşkilatları: Köy demokrasisinin temeli
Söyleşide ayrıca delikanlı teşkilatlarının Türk toplumundaki sosyal dayanışmanın ve demokratik geleneğin önemli bir örneği olduğu vurgulandı.
Ekim, “Mesela köylerde de, Ankara’da da çok bu yaygın. Hatta Gençler Birliği ismi de muhtemelen oradan geliyor. Köylerdeki delikanlı teşkilatları, korunmaya muhtaç, dul kalmış yaşlı kadınların ihtiyaçlarını görür. Tarlasını sürer, hayvanlarına yardımcı olur. Köyün güvenliğini sağlar ve hatta kendi içlerinde seçimle başkan belirlerdi. Siz aday oluyorsunuz, ben de karşınıza aday oluyorum. Kendime güveniyorsam, seçim yapılıyor. Bu sistem, Türk tarihinde demokrasinin ne denli içselleştirilmiş ve önemli olduğunu da gösteriyor” diye konuştu.
Ekim, “Oryantalist bir bakış açısıyla “hani bunlar geldiler, göçebeydiler” falan… Yani böyle bu kadar bir teşkilatlanmayı ancak siz çok ileri düzey toplumlarda yakalayabilirsiniz. O zaman telefon yok, ulaşım yok, iletişim yok. Her şey birbiriyle irtibatlı. Ve köylerde bir esnaflık yok, zanaatkârlık yok; yani ya tarım ya hayvancılıkla uğraşıyor insanlar. Ama onlar bile aynı zamanda sürdürmüş oldukları örgütlü ve bağlı oldukları bir yer var, değerler var.” tespitinde bulundu.

“Baş’a saygı, devlete saygıdır”
Yaren toplantılarındaki oturma düzeni ve törensel davranışlara da değinen Prof. Dr. Ekim, “Yaren ocağından çıkarken sırt dönülmemesi, sadece başağa saygı değil; aynı zamanda devletin simgesi olan otağa saygı anlamına gelir. Yani otağ devlet simgesi aynı zamanda. Başağa gösterilen bir saygı değil o, çünkü Başağa da çıkarken sırtını dönmeden, ocağa dönmeden çıkıyor. Bu, Türk kültüründeki hiyerarşi, nezaket ve saygı anlayışının en güzel örneklerinden biridir,” dedi.
Kültür ve tarihin harmanlandığı bir buluşma
Program sonunda Dernek Başkanı, Prof. Dr. Gökhan Ekim’e Kurşunlu kültürüne sunduğu katkılar için teşekkür ederek, sertifika ve dekoratif tuz lamba takdim etti.
Programa, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Merdan Güven, Sandıklı İlçesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Ekrem Çavuş, Halk Ozanı Selahattin Dündar görüşleriyle katkı sağladı.
“Memleket Sohbetleri”nin ikinci sezonunda, Çankırı ve çevresinin kültürel hafızasını canlı tutacak yeni konukların ağırlanacağı bildirildi.
            
            
                            
                            
                            



