Kurşunlu'da Tarihî Bir Anıt ve 10. Yıl Kutlamaları

Kurşunlu'da Tarihî Bir Anıt…

Cumhuriyet'in 10. Yıl Kutlamaları

Milli bayramların millet bilinci oluşturması, toplumun devlete olan inanç ve güveninin artması bakımından, büyük önem taşımaktadır. Bayramlar, bir milletin hafızasının canlı tutulması açısından çok önemli araçlardan biridir. Ayrıca her yıl tekrar edilmeleri dolayısıyla da, geleneksel kültürün yapı taşlarından birini oluşturmaktadırlar. Diğer ulus devletlerde de olduğu gibi, Türklerin hayatlarında da milli bayramlar önemli bir yer tutmaktadır. Kadim bir tarihe sahip olan Türkler de, yaşanılan coğrafyanın şartları sosyal yaşamlarında derin izler bırakmıştır. Hayvancılıkla uğraşılıp göçebe bir hayat sürüldüğünden, iklim koşulları Türklerin alışkanlıklarına, âdet, gelenek ve göreneklerine etki eden önemli bir unsur olmuştur. Türkler için ilkbahar, hayvanlarıyla yaylalara geniş ovalara çıkışın bereketin mevsimi olmuştur. Kış ayından, yaza çıkmanın sevincini Nevruz şenlikleri ile kutlamışlardır. Göktürkler, her yıl düzenli olarak Ecdad Mağarası denen bir yerde, Nevruz Bayramı’nı kutlamışlardı. Göktürklerde büyük törenlerin yapıldığı ve ecdat mağarası olarak bilinen bu yer Türk ananesinde Ergenekon adını almıştır. Ergenekon’dan çıkış, yeni yılın başlangıcı yani Nevruz günüdür. Türkler, atalarının sıkışıp kaldıkları dağların arasından Ergenekon destanına göre, içi tamamen demir olan dağı ateşle eriterek dışarı çıkmışlardı. Göktürkler, her yıl bu kutlu günde Ecdat Mağarası’na gidip, bir parça demiri ateşe atıp kızdırdıktan sonra bir örsün üstünde çekiçle döverek, o günü Ergenekon Bayramı olarak kutlamışlardı. Bayramlarda, ocağa demir atılıp dövülmesi âdeti, 10. yüzyılda Oğuzlarda da devam etmiştir. Selçuklular devrinde de Nevruz resmî bir bayram olarak kutlanmıştı. Osmanlılarda da Nevruz bayramı kutlamalarının önemli bir yeri vardı. Nevruz günü Kayı aşiretleri Ertuğrul Gazi’nin türbesini ziyaret eder ve törenler düzenlenirdi. II. Meşrutiyet zamanında da Nevruz kutlanmıştı.

Türklerde İlk Resmi Bayram: İstiklâl-i Osmanî

Türklerde, modern anlamda ilk resmi Bayram, 1909 yılında kabul edilen İstiklâl-i Osmanî Bayramı’dır. Türk milletinin ve Osmanlı Devleti’nin ardı ardına almış olduğu yenilgilerin artması ve bunun da halkta yaratmış olduğu manevi çöküntüyü gidermek, devletin ve milletin birlik bilincini yükseltmek, gelecek kuşakların bu bilinçle yetişip tarihine sahip çıkmasını sağlamak amacıyla, benzerlerine birçok ülkede, özellikle Avrupa’da rastlanan anma törenleri yapmıştır. II. Meşrutiyet’ten sonra millî bayram olarak kutlanmak istenmesinin temelinde bu vardı. 1911 Trablusgarp Savaşı, 1912 Balkan Savaşları ile birlikte devlet ve millet içerisinde bir buhran yaşanmaktaydı. Bu savaşlarla birlikte, Osmanlı Devleti büyük toprak kayıplarına uğramıştı. Böyle bir ortamda, halkın maneviyatını yükseltmek, millî hislerini canlı tutmak amacıyla, İstiklâl-i Osmânî Bayramı, 30 Kânun-ı evvel 1913 tarihinde coşkuyla kutlanmaya başlanmıştı. 1913 yılı kutlama konuşmalarında söz alan, Dâhiliye Nazırı Talat Bey şunları söylemiştir: “Gençliğin bugün gösterdiği şu samimi tezahürat çok kıymetlidir. Devlet gençliğe itina ediyor, ondan kuvvet alıyor. Biz gençlikle beraber çalışıyoruz. Bizden sonrakiler de ancak o kuvvetle çalışabilecektir. Osmanlı genci kendi vatanına lazım ve layık bir şekilde çalıştığı gün çok şey kazanmış olacağımıza emin olunuz. Efendiler! Osmanlı’nın kuruluş günü nedeniyle padişahımıza dua edelim.” Talat Bey’in nutku alkışlarla karşılık bulmuş ve bando Sultanî Marşı’nı çalmaya başlamıştı. İstiklâl-i Osmânî Bayramı’nın kutlanmış olduğu bir diğer yer de Türk Ocağı olmuştu. Türk Ocağı, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu şerefine bir çay ziyafeti düzenledi. Tamamen dolu Türk Ocağı’nda, Akçuraoğlu Yusuf Bey’in Türklüğe vurgu yaptığı konuşmasında, Osmanlılığın Türklük esasına dayalı olarak kurulduğunu, ancak daha sonra Türklüğü unuttuklarını vurgulayan sözler söyledi. Bu konuşmalardan sonra söz alan Türk Ocağı’nın Reisi Hamdullah Suphi Bey, konuşmasında Türk Ocağı’nın neden kurulduğunu ve neler yapmakta olduğunu anlattı. Daha sonra da Türklerde, Türkçülük akımına karşı olan düşüncelerin yanlışlığına değindi. Türkçülük akımını savunanların Osmanlılık ve Müslümanlık hislerine bağlı olduğunu ifade etti.

Bayramın coşkuyla kutlandığı yerlerden biri de Kastamonu vilayeti olmuştu. Kastamonu’daki bayram töreni Türk Gücü öncülüğünde yapılmıştı. 30 Kânun-ı evvel 1913 günü halk, Türk Gücü Derneği üyeleri, Mekteb-i Sultanî, Darülmuallimîn öğrencileri Türk Gücü binası önünde toplanmışlardı. Burada İttihat ve Terakki Müfettişi İsmail Hakkı Bey, Mekteb-i Sultanî öğretmenlerinden Muhsin Bey kuruluş ve millî övgülerle dolu konuşma yapmışlardı. Ayrıca kutlama kapsamında vilayetlere kutlama telgrafları çekilmiş ve vilayetlerden gelen telgraflara cevap yazılmıştı.

1913 yılından beri, halkla birlikte büyük gösterilerle ve coşkuyla kutlanan İstiklâl-i Osmânî Bayramı; 1914 yılından başlayarak 1916 yılına kadar, başta başkent olmak üzere ülkenin çeşitli yerlerinde savaşın da etkisiyle millî duygular içerisinde kutlanmaktaydı. Ancak daha sonra Osmanlı Devleti’nin, Cihan Harbi’nde yenik düşmesiyle birlikte İstiklâl-i Osmânî Bayramı kutlamaları resmi bir şekilde kutlanmaktan ziyade genel olarak özel törenlerle başkentte kutlanmaya devam etti. Taşrada ise, bayramlar daha coşkulu bir şekilde kutlanmıştı. 1918 yılında, Mondros Mütarekesi’nin getirmiş olduğu olumsuz ortamda, İstiklâl-i Osmânî Bayramı geniş katılımlarla kutlanmamıştı. Ancak 1919 yılında Mustafa Kemal Paşa’nın öncülüğünde başlayan Millî Mücadele döneminde vatanın kurtuluşu yolunda halkı bilinçlendirmek amacıyla İstiklâl-i Osmânî kutlamalarına devam edildi.

Mustafa Kemal Paşa İstiklâl-i Osmânî Bayramı’nın kutlanması ile ilgili olarak şöyle bir genelge yayınlamıştı. Yayınladığı genelgede “Bugün yevm-i İstiklâl-i Osmanî olmak münasebetiyle arz-ı tebrikât eyler; bu vesile ile vatanımızın temadii halâsını ve devlet ve milletimizi altı asırlık şanlı istiklâl ile mazharı saadet etmesini, Cenab-ı Haktan diler ve bu yevm-i mübeccelin saadetini idrak eden bilumum millettaşların yekdiğerini tebrike şitab eylemelerini temenni ederiz. Heyet-i Temsiliye Nâmına Mustafa Kemal.”

İstiklâl-i Osmanî Bayramı’nın büyük törenlerle kutlandığı son yıl olarak 1921 yılını verebiliriz. Çünkü bu tarihten sonra özelikle saltanatın kaldırılmasından sonra İstiklâl-i Osmânî Bayramı’nın eskisi gibi kutlanmadığını görüyoruz. 1922 yılında sadece birkaç yerde kutlanmıştı.

Lozan Antlaşması’ndan 98 gün sonra 29 Ekim 1923 günü devletin yeni adı Türkiye Cumhuriyeti olmuştu. Ancak, 29 Ekim günü henüz bayram ilan edilmemiş, kutlamalar konusunda bir düzenleme yapılmamıştı; yapılan şenlikleri halk kendiliğinden organize etmişti. Cumhuriyeti kuran Osmanlı aydınları İstiklâl-i Osmanî Bayramı geleneği devam ettirmek üzere ertesi yıl, 26 Ekim 1924 tarihli 986 numaralı kararname ile Cumhuriyet'in ilanının, 101 pare top atılarak ardından da özel bir programla kutlanmasına karar verildi. 1924 yılında yapılan kutlamalar, daha sonra yapılacak olan Cumhuriyet’in ilanı kutlamalarının başlangıcı olmuştu.

Cumhuriyet Bayramının Yasallaşması

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, 19 Nisan 1925 tarihli oturumunda Ali Fethi Bey’in, “Her milletin millî bayram olarak tek bir gün kabul ettiği, o günün memleket içinde ve dışındaki elçiliklerde kutlandığı, bu bayramın Amerika’da 4 Temmuz, Fransa’da 14 Temmuz olduğu, Türkiye Cumhuriyeti için de 29 Ekim tarihinin kabul edilmesi gerektiği” şeklinde ki; 29 Ekim’in Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanması önerisi, Meclisin 19 Nisan 1925 tarihli oturumunda "Cumhuriyetin İlanına Müsadif 29 Teşrinievvel Günün Milli Bayram Addi Hakkında Kanun" ile kabul edilmişti. Cumhuriyet Bayramı 1925’ten itibaren kapsamlı resmî tören ve etkinliklerle sınırlı olarak kutlanmaya başlanmıştı.

Cumhuriyet’in 10. Yılı Kutlamaları

Cumhuriyetin ilanından itibaren geçen on sene zarfında, genç cumhuriyetin çehresi değişmiş, her alanda girişilen hamleler ve yapılan inkılaplarla böylesine kısa bir sürede, büyük bir yol kat edilmiştir. Genç Cumhuriyetin böylesine kısa bir zamanda aldığı yolun, bütün yurtta idrak edilmesi ve bu başarıların tüm dünyaya duyurulması isteği, cumhuriyetin ilanının onuncu yıldönümü kutlamalarına farklı bir anlam kazandırmıştı. B Bu düşüncelerle, Cumhuriyet Bayramının her zamankinden daha farklı olarak kutlanılması düşünülüyordu. Özel bir kutlama programı oluşturmak üzere, 9 Haziran 1933 tarihinde "Cumhuriyet İlanının Onuncu Yıldönümünü Kutlama Kanunu" başlıklı bir kanun teklifi TBMM Başkanlığına sunulmuştu. Cumhuriyetin onuncu yılının, hiç̧ olmadığı kadar görkemli ve geniş̧ katılımlı törenlerle kutlanması milletvekilleri tarafından da kabul gördü. Bu amaçla, Cumhuriyet’in onuncu yıl dönümü kutlama kanunu olarak anılan 12 maddeden oluşan 2305 sayılı kanun, 11 Haziran 1933’te kabul edilmiş ve 26 Haziran 1933 ve 2437 sayılı Resmi yayımlanmıştır. Kanun metni aynen bu şekildedir:

Madde 1 - Cumhuriyet ilânının onuncu yıl dönümü üç gün kutlulanır. Bu üç gün de resmî daireler tatil, hususî daireler ve müesseseler ve ticaret evleri hakkında hafta tatili kanunu tatbik olunur.

Madde 2 - Kutlulama işler ile meşgul olmak üzere merkezde Başvekâlete bağlı olan bir yüksek komisyon ve vilâyetlerde yine bu işle meşgul olacak komite ve heyetler teşkiline ve bunlar için vazifelerle Cumhuriyetin bu güne kadar ve gelecekteki muvaffakiyetlerini tebarüz ettirecek surette kutlulama için şekiller tayinine Hükümet mezundur.

Madde 3 - Bu komisyon, komite ve heyetler, Hükümet, hususî idareler ve belediye bütçelerinde kutlulama masrafı olmak üzere takatile uygun konacak paralardan Hükümetçe tespit olunacak hükümler dairesinde sarfiyat yaparlar.

Madde 4 - Kutlulama işleri için ikinci maddede yazılı komisyonlarla heyet ve komitelerin muhabereleri parasızdır.

Madde 5 - Bayramdan on gün evvel başlamak ve bayram günler ile, nihayetinden sonra on gün daha sürmek üzere Hükümet kendi nakil vasıtaları tarifelerini indirebilir.

Madde 6 - Asker, polis, jandarma, mektep talebeleri, izciler gibi Cumhuriyet bayramının onuncu yıl dönümü geçit resmine iştirak edeceklerin Hükümetçe tayin olunmak üzere kara ve denizden seyahatleri Hükümete ait nakliye vasıtalarında parasızdır.

Madde 7 -Cumhuriyetin onuncu yılını doldurması münasebetiyle neşredilip Maarif Vekâletince tespit edilen ve adları Nafıa Vekâletine bildirilen matbualardan posta ücreti alınmaz.

Madde 8 - Bu bayram günlerinde bütün telgraf, mektup ve kart ücretleri yarıya indirilir.

Madde 9 - Cumhuriyetin ilk on yılı hatırası olarak bir madalya basıp isteyenlere satmağa ve hasılat fazlasını inkılâba hizmet eder bir esere sermaye olarak ayırmağa Maarif Vekâleti mezundur.

Madde 10 - Teşrinisani 1933 maaşı ile teşrinievvel ayı ücretleri teşrinievvelin 28 inci günü ödenir.

Madde 11 - Bu Kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 12 - Bu Kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Sekreteri Recep Peker başkanlığında oluşturulan, Cumhuriyet Bayramı Kutlama Yüksek Komisyonu yaptığı ilk toplantıda vilayetlerde oluşturulacak komitelerle ilgili olarak Valiliklere yazı göndermişti. Buna göre, vilayet, kaza, nahiye ve köylerde Vali başkanlığında komiteler kurulmuştu. Komisyon, belediye ve nahiye olan yerlerde oluşturulan komiteleri, onlar da köylerde oluşturulacak komiteleri kutlamanın detayları konusunda bilgilendireceklerdi. Belediyesi olan yerlerde ordu, jandarma, memurlar, öğrenciler ve halkın katıldığı resmigeçit yapılacak, kutlama İstiklal Marşı ile başlayıp bitirilecek, milli kıyafetli atlı veya yaya halk merasime katılacaktır. Geçit töreninden sonra gece fener alayları düzenlenecek, büyük cadde ve sokaklara Cumhuriyet’in onuncu yılına kadar gerçekleştirilen inkılap eserlerini anlatacak renkli levha ve resimler konulacak, Gece mümkün olduğunca çok aydınlatma yapılacak, cadde, sokak ve meydan radyoları faaliyete geçirilecektir. Her şehirde konferanslar verilecek, her şehrin büyük caddelerinde bulunan binalara, nakil araçlarının iç ve dışlarına inkılap sevgisi aşılayacak levhalar asılacaktır. Bayram süresince bütün vatandaşlara söz söyleme imkânı vermek üzere şehrin en büyük meydanına bir kürsü konularak söz söylemek isteyen vatandaşlar konuşma yapacaktır. Bayram günlerinde parasız olarak bütün tiyatro, sinema ve konferans salonları fırka ve halkevleri girişimleriyle inkılâba faydalı filmler, temsiller ve konferanslar sunulmak üzere komitenin emrine verilecektir. Bayram tatili üç gün sürecek, devlet nakil araçlarına bayramdan on gün önce başlayarak, on gün sonrasına kadar yüzde elli indirimli tarifeler uygulanacaktır. Bayramın coşkuyla kutlanılması için, yurt sathında marş yarışması, şenlikler, şölenler düzenlenmesi, anıtlar yapılması vilayetlerden istenilmişti. Kutlamalar hakkında çıkarılan genelgeler ise tüm il, ilçe ve nahiyelere gönderilmişti.

Çankırı’da 10. Yıl Kutlamaları

Cumhuriyetin onuncu yılının Çankırı ve ilçelerinde asıl bir atmosferde kutlandığı Duygu Gazetesi’nde yer alan haberlerden açıkça anlaşılmaktadır.

Çankırı'da millî bayramın emsalsiz bir şekilde kutlanması için şehirde hazırlıklara bir ay evvelden başlamıştı. Şehrin evleri, dükkânları sokakları bayraklarla süslenmişti. Halk kaynaşmış coşku içindeydi. Hükümet konağı, Halk Fırkası binası arasındaki yolda, Belediye binası önünde, Tayyare Cemiyeti binası önünde olmak üzere İstasyon caddesi üzerinde taklar diziliydi. Şehrin pek çok yerinde kurulan takların etrafında yüzlerce insan toplanıyordu. Açılış Cumhuriyet meydanında başlamış, binlerce halkın katıldığı resmigeçit öğlene kadar sürmüştü. İstiklal Marşı’nı bütün halk şapkalarını çıkararak ayakta dinlediler, ardından 10 yıl marşı hep bir ağızdan söylendi. Öğleden sonra ise Cumhuriyet meydanında, davullar, ince sazlar eşliğinde milli oyunlar oynanmıştı. Akşam Elektriklerle, fener ve meşalelerle aydınlatılmış olan şehir nur yığını manzarasını andırıyordu. Fener alayları düzenleniyordu. Aynı coşku üç gün boyunca sürmüş ve Başkent’e telgraflar çekilmişti.

Kurşunlu Nahiyesinde 10. Yıl Kutlamaları

Cumhuriyet İlanının Onuncu Yıldönümünü Kutlama talimatnamesi Temmuz ayında Kurşunlu’ya ulaşmıştı. 1933 yılında Ilgaz ilçesinin bir nahiyesi olan Kurşunlu’da, Nahiye Başkanı Ethem Bey’in (Yalçın) içinde bulunduğu kutlama komisyonu, Fevzi Bey başkanlığında toplanarak; Yüksek Komisyon tarafından istenen hususları ele aldılar. Komisyon normal kutlamaların dışında, Kurşunlu’ya kalıcı bir eser bırakmak için 10. Yıl Anıtı yapılmasını kararlaştırdılar. Anıtın yeri olarak Kalekapı Mahallesi’ndeki tepe belirlenmişti. Bu zorlu görevi ise taş ustası Mevlüt Benli üstlenmişti.

Günlerce süren hazırlıklar tamamlanmış beklenen gün nihayet gelmişti. 29 Ekim 1933 günü Kurşunlu’da tam bir bayram havası esiyordu. Nahiyede 10. Yıl Cumhuriyet Bayramı çok büyük heyecan ve şenliklerle kutlanmaya başlanmıştı. Kurşunlu’nun ana giriş ve çıkışlarına, meydandan sokak girişlerine ve meydanlara olmak üzere on beş tak yapılmış, Nahiyenin her tarafı süslenerek pek çok yere levhalar, dövizler asılmıştı. Her evin kapısında, penceresinde bayraklar dalgalanıyordu. On beş gün evvelinden beri hummalı çalışmalar ve hazırlıklar çok mükemmel bir surette izler gösteriyordu. 10. Yıl Anıtı’nın açılışı da büyük bir kalabalık tarafından açıldı. Program birinci gün saat 10’da başlamıştı. Cumhuriyet Meydanı olarak ayrılan elli dönümlük bir alana, bütün Kurşunlu ve çevre halkı ile yörede demiryolu inşaatı için bulunan sekizinci, dokuzuncu kısım mühendis ve ameleleri tahminen üç bin küsur halk toplanmıştı. Nutuklar okundu, konferanslar verildi, geçit resmi yapıldı. O gün akşama kadar oynayarak, eğlenerek neşe içinde geçirildi. Gece belediye tarafından ilk mektep binasında hanım ve erkeklerden oluşan gruba bir ziyafet verildi. Cumhuriyetin ilan saati olan sekiz buçukta hep birlikte radyo dinlendi.

İkinci gün aynı meydanda toplanan halka, hatipler tarafından üç konferans verildi. Öğleden sonra at yarışları, cirit oyunları ve deve yarışları yapıldı. Gecesi mektep de muallim beyler ve talebe tarafından müsamere verilmişti.

Üçüncü gün yine konferanslar verildi, destanlar okundu ve pehlivanlar tarafından güreşler yapıldı. Ayrıca deve güreşi de yapıldı. Derin bir heyecan ve sevinç içinde kutlanılan bu büyük bayramın sevinci devlet büyüklerine de bildirilmek onlarında bayramlarını kutlamak için üzere Gazi Hazretleri ile Bakanlara telgraflar çekildi.

Mustafa Kemal Atatürk’e çekilen telgraf metni şu şekilde olmuştur:

Reisi Cumhur Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine

Ankara

Cumhuriyetin ulu banisine büyük eserlerinin 10.yıl dönümü vesilesi ile en derin minnet ve saygılarımızı sunarız.

Kurşunlu Nahiyesi Cumhuriyetin 10. Yıl dönümü Bayramını Kutlulama Komite Reisi

Fevzi

***

Başbakan ve Bayındırlık Bakanına çekilen telgraf metni ise bayram kutlamasından öte Kurşunlu’nun içinden geçecek olan demiryolu için adeta bir minnet ve teşekkür şeklinde olmuştur:

Baş Vekaleti Celileye bir sureti Nafia Vekaletine

Ankara

Cumhuriyetin 10. Yıl dönümünü kutlularken komitemiz Cumhuriyetin feyizli verimlerinin başında vatanın şah damarlarını teşkil eden demiryollarının öz gayretlerle ve kendi emeklerimizle vücuda getiren şimendifer siyasetini şükran ve minnetle tekrar hatırlatır ve bu medeniyet bağına pek yakında kavuşacağımızı sahası içinde bulunduğumuz inşaat faaliyetini görerek duyduğumuz saadet ve sevincimizi sizlere iplaga müsaade ve şükran duygularımızı en büyük saygılarımızla rica ve büyük bayramımızı tebrik ederiz.

Kurşunlu Nahiyesi Cumhuriyetin 10. Yıl dönümü Bayramını Kutlulama Komite Reisi

Fevzi

***

TBMM, Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Maliye Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterine telgrafların metni ise şu şekilde olmuştur:

Büyük Millet Meclisine sureti Müdafaai Milliye Vekaletine, Dahiliye Vekaletine, Maliye Vekaletine, Erkâni Harbiye Riyasetine, Halk Fırkası Kâtibi Umumiliğine

ANKARA

Cumhuriyetin 10. Yıl dönümünü bayramını kutlulama ve silesile nahiyemizde toplanan halk ve demiryolu inşaatı mensuplarından dört bin kişi namına en derin saygılarımızı sunarız.

Kurşunlu Nahiyesi Cumhuriyetin 10. Yıl dönümü Bayramını Kutlulama Komite Reisi

Fevzi

***

Kurşunlu’da coşku ile gerçekleşen 10. Yıl kutlamalarının ardından 89 yıl geçmiş olup, o günlerden geriye sadece 10. Yıl Anıtı kalmıştır. Kalekapı Mahallesinde adını taşıyan Anıttepe Mevkiinde 205 Ada, 54 Parselde bulunan 10. Yıl Anıtı, 12.05.2011 tarih ve 6004 numara ile Çankırı Kültür Envanterine 1. Koruma grubunda anıtsal yapı olarak kaydedilmiştir. Kültür Envanterinde şu bilgiler yer almaktadır:

1x1,30 metre ölçülerindeki küp şekilli bir kaide üzerinde yer alan 1,50 metre yüksekliğinde ve sivri kemer tepelikli bir anıttır. Bazalt taşından yapılmıştır. Anıtın üst kısmında büyük ve geçmeli harflerle Türkiye Cumhuriyeti’nin kısaltması olan “T” ve “C” harflerinin yazıldığı anıtın iki yanına alt kısımları şişkin, orta bölümleri inceltilmiş vazolar yerleştirilmiştir. Üzerlerinde de bitkisel süslemeler bulunmaktadır. Sivri kemer tepelikli anıtın üzerindeki dikdörtgen pano üzerinde de “KURŞUNLU NAHİYESİ HALKI ONUNCU CUMHURİYET YIL DÖNÜMÜNÜ BURADA KUTLULADI 29.1.T 1933” ibaresi yer almaktadır.

Sonuç

29 Ekim 1933 günü açılan ve yıllarca ilçedeki milli bayram ve anma günlerine ev sahipliği yapmış olan 10. Yıl Anıtı; günümüzde milli bayramlarda adeta unutulmuştur. Günümüzde Kurşunlu’ya gelen turistlerin görebilmesinin asla mümkün olmadığı bu anıt için D100 karayolu ve ilçe merkezinin uygun yerlerine tarihi yön levhalarının yerleştirilmesi bir ihtiyaçtır. En önemlisi de en azından Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının anıt önünde başlatılması, tören konuşmalarının mutlaka Anıt önünde yapılması gerekmektedir. Ayrıca, “Anıtsal yapı” kapsamında korunması gerektiği halde, yapılan çevre düzenlemeleri tarihi bir yapıya hiç yakışmayacak şekilde yapılmaktadır. Anıtın dibine kadar döşeme yapılması tarihi bir yapıya uygun düşmemekte olup, Anıt kaidesi ile yer döşemelerinin arasının toprak zemin olması ve gece ışıklandırmasının yapılması iyi olacaktır. Ziyaretçilerin Anıt hakkında bilgilendirilmesi için yakın bir yerinde levha bulundurulması gerekmektedir. Ayrıca anıtın hemen yanına masa sandalye konulmamalıdır. Bilindiği üzere bir yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. Yılını hep birlikte coşku ile kutlayacağız. Bu sebeple bir an önce anıtla ilgili çevre düzenlenmelerinin konunun uzmanı eşliğinde yapılması gerekmektedir. Kısaca bu esere gerekli değerin bir an önce verilmesi, Kurşunlu’nun seçilmiş ve atanmış idarecilerinin görevi olup, Anıtımıza sahip çıkmanın tarihî bir sorumluluk olduğu, asla unutulmamalıdır.

Sahi, Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. yılını anıtlaştıran böyle bir eser kaç ilçe de daha var acaba?

       

       Anıt fotografları: Muharrem Hançerli

       Kaynakça:

  1. Kurşunlu Muhabirimizden, Duygu Gazetesi, 11 İkinci Teşrin 1933, Yıl: 4, Sayı: 157
  2. İsmail Kandil, Türk Basınında Osmanlı Bağımsızlık günü kutlamaları, T.C. İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi.
  3. Mehmet Şahingöz, Osmanlı’dan Millî Mücadeleye İstiklâl-i Osmânî Günü Kutlamaları, Osmanlı, C. 1, Ankara 1999
  4. TBMM Zabıt Ceridesi, TBMM Matbaası, 1976, Ankara,
  5. Çankırı Kültür Envanteri, Çankırı Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Müze Müdürlüğü, 2014

YORUM EKLE