banner198

Görev, engel tanımaz! Şakir Tarım Milli Gazete

Milli Gazete köşe yazarı Şakir Tarım, Çankırı izlenimlerini gazetede ki köşesinde kaleme aldı

Görev, engel tanımaz! Şakir Tarım Milli Gazete
banner145

Milli Gazete köşe yazarı Şakir Tarım, AGD Çankırı Şubesinin davetlisi olarak geldiği ilimizde iki gün boyunca edindiği Çankırı izlenimlerini gazetede ki köşesinde kaleme aldı.

 

İşte Milli Gazete yazarı Şakir Tarım’ın o yazısı;

 

Kış mevsiminin sert yüzünü gösterdiği bir günde, önceden belirlenmiş bir program için Çankırı'ya gidiyorum. Havalar bir anda 15-20 derece soğudu. Kar yağıyor, rüzgar esiyor, fırtınanın etkisiyle göz gözü görmüyor. Gece yola çıkmaya hazırlanıyorum. Bazı dostlar ve ev halkı "Bu havada yola mı çıkılır, telefonla programını iptal ettir" diyorlar. MGV'nin rahmetli genel başkanı Adnan Demirtürk'ü hatırlıyorum. Yolların karlı ve buzlu olduğu ve Ramazan ayının yaşandığı Ocak 1998'de Aksaray'da Şube Başkanları Toplantısı yapmıştık. O gün 54 ilden temsilci toplantıya katılmıştı. Adnan Bey, katılamayan şube başkanlarından söz ederken toplantının önemi konusunda şöyle demişti: "Bir gün ben toplantıya gelirken, yolda kaza geçirsem, vücudum parça parça olsa, vücudumun parçalarını bir torbaya koyacak, toplantı salonuna getirecek, sonra toplantınızı yapacak ve beni ondan sonra defnedeceksiniz." Bu sözler aklıma geliyor ve mademki, araçlar gidiyor, ben de gitmeli, üzerime aldığım görevi yerine getirmeliyim, diye düşünüyorum.

 

Gece, Denizli'den Ankara'ya yola çıkıyorum. Özellikle Sandıklı-Afyon arasında yol açma çalışmaları var. Otobüsümüz kar ve fırtına sebebiyle yavaş gidiyor, en fazla 7 saat süren yolu 9 saatte ulaşıyoruz. Sonra da Ankara'dan Çankırı'ya. Bu bölgedeki yollar biraz daha iyi. Çankırı'da soğuk ve kuru ayaz var ama, kar ve fırtına yok.

 

Sağlı sollu tepeler arasından girilen Çankırı'da, ilk defa 8 bin öğrencisi bulunan Karatekin Üniversitesi karşılıyor bizi. Şehre girerken sanayi sitesi, bazı resmi kurumlar, fabrika ve iş yerlerinin tepelerin eteklerine kurulduğunu görüyorsunuz. Şehrin nüfusu 69.100. Toplam nüfus ise 185 bin. 11 ilçe, 19 belde ve 367 köyü var.

 

İç Anadolu Bölgesi'nin Orta Kızılırmak bölümünde yer alan bu tarihi ilimiz Ankara'ya 130 km. mesafede. Çorum, Kastamonu, Karabük, Bolu, Ankara ve Kırıkkale'nin komşusu. Ilgaz ve Köroğlu dağlarının devamı olan tepelerin arasında dairemsi bir vadi içinde kurulmuş bir şehir. Karasal iklim hakim. Kışlar karlı ve yağışlı. Arazi engebeli. Yaylaları meşhur. Çiftçilik önemli geçim kaynağı. Bakır ve linyit yatakları mevcut.

 

Çankırı'nın çok eski çağlara dayanan bir tarihi geçmişi var. Eldeki bilgiler, M.Ö. 3 bin yıllarında beylikler halinde yönetilen Hititlere kadar uzanıyor. M.Ö. önce şehir Hititler'in hâkimiyetine giriyor. Sonra sırasıyla Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Paflagon Pontus, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemleri... Osmanlı döneminde sancak, Cumhuriyet döneminde il oluyor Çankırı Arkeoloji Müzesi'nde 8 milyon yıl öncesine dayanan fosiller var. Çankırı, 1075'te Selçuklular döneminde fethedilmiş ve ondan sonra hiç işgale uğramamış.

 

Eski adı Gangra. "Keçisi bol olan belde" anlamında. TBMM, 1925 yılında "Burası halk arasında 'Çankırı' olarak biliniyor" gerekçesiyle bu isimle anılmasına karar veriyor.

 

Terminale indiğimde beni AGD Şube Başkanım Muhammet Sivridağ karşılıyor. Bir okulda edebiyat öğretmeni ve idareci. Evine gidiyoruz.  Başka bir okulda edebiyat öğretmeni ve idareci olan eşi, güler yüzle kapıda karşılıyor bizi. Kahvaltı ve öğle yemeği için itina ile hazırlanmış sofraya geçiyoruz. Sohbet ediyor, birbirimizi daha iyi tanımaya çalışıyoruz. İşte, bunlar da yolculuğun insanı dinlendiren yönleri.

 

Yemek sonrası programda şehir gezisi var. AGD Şube Başkanım kaptanlığında, edebiyat öğretmeni İbrahim Akyol ve MGV eski Şube Başkanı Mevlüt Tutucu ile beraberiz. İbrahim Akyol Marmara Edebiyat mezunu. İstanbul kültürü almış. 1990'lı yıllarda İbrahim Selim mahlasıyla Millî Gazete'nin  Kültür Sanat sayfası sorumlusu olarak görev yapmış. Sanat ve edebiyat sevdalısı. İlinin tarihine hakim. Birçok sanat eserinin tanıtımında emeği var. Tarihi yerleri onun rehberliğinde geziyor, Çankırı'nın tarihi ve kültürel zenginliğini tanımaya çalışıyoruz. Medreseler, burada yetişmiş maneviyat erleri, tarihi konakları, camileri, Saat Kulesi, Taş Mescid'i, türbeleri, höyükleri, keşfedilmemiş tabiat harikası yerleri, yarenler diyarı oluşu gibi pek çok özelliğiyle Çankırı, Anadolu'nun zengin tarih ve kültürünü tanımak isteyen her meraklının kendisinden bir şey bulacağı bir şehir.

 

Hele insanları... Fedakar, cömert, Anadolu insanını tabilik ve safiyeti üzerlerinde. Akşam, Anadolu Gençlik Derneği'nde bir seminere katılıyoruz. Salonda seçkin ve samimi bir topluluk var. Anadolu Gençlik Derneği'nin, milli ve manevi değerlerimize uygun nesiller yetiştirme projesini konuşuyoruz. Bu değerlere uygun gençlerin yetişmesi, Çankırı'nın tarihi mirasına da çok yakışıyor. Buradaki maneviyat ehlinin huzur içinde yatmasının da bir vesilesi olacağından şüphe yok. Gözler parlıyor, azimler bileniyor, işin ciddiyeti kavranıyor ve elbirliği ile bu çalışmaların yürütülmesi gerektiği konusunda birleşiyoruz. Katılanlar, Başkan'a sonuna kadar destek olma sözü veriyorlar.

 

Çankırı, öylesine bakir bir alan ki, bir yazıda hepsini anlatmak mümkün değil. İnşallah başka bir yazıda devam edelim.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER