banner306
banner198

İdris Şahin, bütçe görüşmlerinde grubu adına konuştu

Ak Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin 2012 yılı Mali Bütçe görüşmelerinin sürdüğü meclis genel kurulunda grubu adına söz aldı.

İdris Şahin, bütçe görüşmlerinde grubu adına konuştu
banner145

Ak Parti Çankırı Milletvekili İdris Şahin, Anayasa Mahkemesi’nin Türk hukuk tarihine çok tartışmalı karalarıyla geçen, bazen aritmetiğin temel kurallarını da altüst etmeyi başarmış ve 7‘nin 411’den büyük olduğuna dahi karar verebilmiş bir kurum olduğunu söyledi.

Çankırı Milletvekili İdris Şahin 2012 yılı Mali Bütçe görüşmelerinin sürdüğü meclis genel kurulunda grubu adına söz alarak Anayasa Mahkemesi’nin dünkü ve bugün ki durumuna değindi.  

Anayasa Mahkemesi’nin 2012 mali yılı bütçesi üzerine Ak Parti Grubu adına görüşlerini beyan eden Şahin, Anayasa Mahkemeleri’nin temsili demokrasilerde siyasal iktidarları temek hak ve özgürlükler açısından denetleme amacıyla kurulmuş kurumlar olduğunu söyledi.

Anayasa Mahkemesi’nin Türk milleti adına diyerek, verdiği kararlarla siyaset alanını daraltan ve siyaset kurumunun içini boşaltarak Türkiye Büyük Millet Meclisini yetkisiz, bağımlı bir organ haline getirdiğini ifade eden Şahin, “Anayasa mahkemesi bürokratik oligarşinin halka ve halk iradesine karşı bir nevi kalkanı ve kılıcı olmuştur. Dünyanın her yerinde meşruiyetini millet iradesine dayandıran yüksek mahkemelerden farklı olarak anayasa mahkemesi Türkiye’nin derin ekonomik ve siyasi krizlere düşmesine katkı sunmuş ve hiç olmadığı kadar tartışmaların odağına girerek meşruiyetini tamamen kaybetmiştir.” diye konuştu.

Şahin konuşmasının devamında şunları kaydetti;

Firen denge sistemine uygun olarak, yasama organının temel toplumsal sözleşme hükmündeki anayasalara uygun davranmasını sağlamak amacıyla ihdas edilen üst mahkemeler, her zaman için tartışma konusu olmuşlardır. Doğru millet iradesiyle belirlenen yasama organları ile bu organın yasama işlevlerini denetleyen yargısal kurum ilişkisi üzerinde özenle durulması gereken bir husustur.

Modern dünyada varlık nedeni çoğunluğun azınlığa tahakkümünü engellemek ve temel hak ve özgürlükleri korumak olan Anayasa Mahkemesi tipi yargı kurumları Türk hukuk sistemine maalesef darbe ürünü olarak monte edilmişlerdir. İlk defa kamu hukuk sistemine 27 Mayıs darbesine müteakip 61 anayasasıyla giren anayasa mahkemesi kurucu üyelerinin Yassı Ada yüksek adalet üyeleri olması dikkate şayan bir durumdur. Biz de anayasa mahkemeleri; milli iradeyi denetlemek, sınırlamak, başkalaştırmak amacıyla var edilmiş vesayet düzeninin başında gelmektedir. İleri demokrasilerde çoğunluğun azınlığa tahakkümünü engellemek amaçlı olarak tasarlanan anayasa mahkemelerinin tersine bizde ki Anayasa Mahkemeleri dar bir bürokratik oligarşik elitin milletin ve millet iradesine karşı kalesi olarak tahkim edilmiştir. Türkiye’de 1961’den 2010 referandumuna kadar gelinen süreçte Anayasa Mahkemesinin verdiği kararalar ve geliştirdiği içtihatlara baktığımızda yasama fonksiyonunu gasp etmeye varacak düzeyde Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesine müdahale ettiği,  anayasal olarak görevli ve yetkili olmadığı halde norm denetimi yaparken norm ihdasına gittiği, bazen kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine koyarak, bağlayıcı kararlar almak yoluyla bir şekilde kanun yapmaya kalkıştığı 367 vakasında görüldüğü gibi meclisin kararlarına müdahale edildiği görülmüştür.

Parti kapatmaların, siyasal liderlere siyasi yasak getirmeleri, anayasa değişikliklerini iptal etmeleri gibi uygulamalarıyla anayasa mahkemesi yıllarca siyaset gurubu içerisinde en belirleyici aktör olmayı sürdürmüş ve bürokratik oligarşi bu şekilde siyaseti dizayn etme ve siyasete müdahil olma imkânına sahip olmuştur.

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner304