Koç Holding'in kurucusu Vehbi Koç'un yaşam tecrübelerini aktaran "Vehbi Koç Anlatıyor-Bir Derleme" kitabı, yayımlandı. İşte o kitaptan, Çankırı ile ilgili bölümler:
Mütareke devrinde İzmir’e çıkan Yunanlılar yavaş yavaş Anadolu’yu işgal etmeye başlamış, Eskişehir’i geçmişler, Polatlı yakınlarına gelmişlerdi. Bu cephede 22 gün süren Sakarya Meydan Savaşı başlamıştı. Ankara’da top sesleri işitiliyordu. Hükümet merkezi Kayseri’ye taşınmaya başladı. Ankara halkı ümitsizlik ve korku içindeydi, kimse ne yapacağını bilmiyordu, herkes şaşkın bir haldeydi. Hali vakti yerinde olanlar Doğu’ya doğru, çeşitli yerlere göç ediyordu. Babam düşünmüş taşınmış, vaktiyle Ankara’da dedemin yanında okuyan, babamla arkadaş olan Çankırılı İsmail Rahmi Koçhisarlı’yla iyi tanıştığından, bizim de Çankırı’ya gitmemize karar vermiş. Ailece toplandık, bir Tatar arabası almaya karar verdik. Her şeyin fiyatı yükselmişti; babam 500 liraya çift atlı bir Tatar arabası aldı, bir de Arnavut arabacı buldu. Bu arabaya yataklarımızı, gerekli eşyalarımızı koyduk. Ankara’da kalan yakınlarımızla helalleştik. Çoraklık’ta bulunan bağımızdan yola çıktık…
Babam, annemlerin mücevherlerini ve kendi parasını güven içinde götürebilmek için bir gün önce posta arabasıyla yola koyulmuştu.
Yolculuğa başlayışımızdan bir saat sonra, Solfasol Köyünden önce, Mecidiye bağlarına vardığımız zaman, bizim arabanın atları çekmemeye başladı. Ağlayarak sızlayarak çıkılan bu yolda bir de atlar arabayı çekmez olunca, perişan bir halde geldik. Arbacı durmadan atları kamçılıyor, hayvanlar gitmemekte direniyor… Karşıdan gelen aklı başında bir arabacı; “Hayvanlar ters koşulmuş, sağdakini sola, soldakini sağa alın, bir deneyin” dedi. Bu öğüde uyarak atları değiştirdiler, hayvanlar çekmeye başladı. Nasıl şimdi köyden gelip sırtına bir beyaz ceket geçirerek tabak tutmasını bilmeden “Garsonum” diyenler çıkıyorsa, bizim arabacı Arnavut Niyazi de o gün bir iş bulmak için gelmiş ve hiç arabacılık yapmadan “Arabacıyım” diye iş bulmuş. O gece, geç saatlerde ancak Kalecik’e varabildik.
Yorgun ve moralimiz bozuk bir halde geceyi Kaleciklilerin evlerinde geçirdikten sonra, ertesi gün gece yarısına doğru Çankırı’ya vardık. (25/26 Ağustos 1921) Orada bir han odasında geceledik. Sonradan İsmail Rahmi Efendi ve babam bir ev bulmuşlar, o eve taşındık.
Biz Çankırı’ya vardıktan 18 gün sonra düşmanın geri çekildiğine dair haberler gelmeye başladı. Atatürk, Sakarya Meydan savaşını kazanmıştı. Çok sevindik.
Savaş yıllarında ordunun her şeye ihtiyacı vardı. Evlerde ailelerin yatacakları yatak yorgandan fazlası, hatta ilaç konulması için boş şişeler hastanelere veriliyordu. Süngü yapacak çelik yoktu. Mağazalarda bulunan kalın balya çemberleri ve pencerelerle bahçelerdeki demir parmaklıklar sökülerek demircilere veriliyor, süngü yapılıyordu. Erkekler cephede dövüşürken, kadınlar kağnı arabalarıyla erzak ve silah taşıyordu.
Babam Ankara’ya döndü, mağazamız açıldı, biz üç ay daha Çankırı’da kaldık. Bu sürede boş durmadım. Çankırı piyasasını inceledim. Çankırı’da hırdavat işiyle meşgul olan Poşyanlardan kâğıt, zarf ve diğer hırdavat eşyası alarak Ankara’ya göndermeye başladım. Ankara’nın neye ihtiyacı olduğunu hep soruyor, o mal Çankırı’da varsa hemen gönderiyordum. Kastamonu’nun kuru bamyası meşhurdur. Kastamonu’dan bamya aldım, Ankara’ya gönderdim. Hemen satıldı.
Üç ay sonra Ankara’ya döndük, işlerimize başladık. (1)
Babam da çok düşünüp, taşındıktan sonra Çankırı’ya göç etmemize karar verdi.
Dedemin okuttuğu Çankırılı İsmail Hakkı Koçhisarlı’yı yakından tanıyordu ve onun yardımcı olacağına güveniyordu. Gerçekten de Çankırı’da İsmail Rahmi Bey bizi evinde misafir etti. Ankara’dan ayrılışımızdan bir hafta sonra düşman geri çekilip tehlike geçtiği halde, Çankırı’da 58 gün kaldık.
Tekrar evimize dönerken, Çankırı’dan kırtasiye eşyası ve kuru bamya alıp Ankara’ya sevk edişimi, bu ticaretten az da olsa para kazanışımı hatırlarım. Bir de tabii, o yılların vilayetler arası gidiş geliş şartlarının ne derece çetin olduğunu unutamam.(2)
Vehbi Koç’un babası Ankaralı Hacı Koçzade Mustafa Efendi’nin, Taş mektepte el işi muallimliği de yapan, tarihi İplik Pazarı Camii imam hatibi Çankırılı İsmail Rahmi Koçhisarlı’yı okuttuğunu ve Vehbi Koç’la olan muhabbetlerinin de baba dostu olmasına dayandığı anlaşılıyor. Öyle ki; bu muhabbetten ötürü Vehbi Koç oğluna “Rahmi” ismini vermiştir.
Vehbi Koç ilk kez geldiği 1921 tarihinden sonra Çankırı’ya 1936, 1973, 1987 yıllarında ziyarette bulunmuştur.
(1)Vehbi Koç Anlatıyor, Sayfa 50, 51, 52 - Yapı Kredi Yayınları, 2018
(2) Vehbi Koç Anlatıyor, Sayfa 334 - Yapı Kredi Yayınları, 2018