Bir dönem derlediği ve seslendirdiği Konya Türküleriyle isim yapmıştı

Benim çocukluğumda, Çankırı'da radyosu olmayan ev yoktu.

Bizim evde de Mascot marka pilli bir radyomuz vardı. Bu radyo, Korgun'daki evimizde halen çalışır vaziyette durur.

O yıllarda radyo çok etkili bir öğretmendi. Radyo sayesinde, işitsel anlamda birçok bilgi edindik. Türk ve dünya edebiyatının birçok klasiğiyle radyo oyunları sayesinde tanıştık.

Birçok şarkıyı, türküyü;unutulmaz Yurttan Sesler Korosunu ilk kez radyodan dinledim.

Muzaffer Akgün, Nezahat Bayram, Aliye Akkılıç, Fatma Türkan Yamacı, Nurettin Dadaloğlu, Ahmet Sezgin, Osman Türen, Hacer Buluş,Muazzez Türüng o dönem dinlediğim Türk Halk müziği sanatçılarından aklımda kalan isimler…

Radyoda sadece şarkıyı ya da türküyü okuyan sanatçı değil; saz arkadaşları da "çalanlar" olarak anons edilirdi.

Emin Aldemir, Ahmet Gazi Ayhan, Adnan Akmeriç, Yaşar Aydaş, Hüseyin İleri, Atila Mayda’da o anonslardan yine aklıma ilk gelenler.

Kemal Koldaş’ta; işte o radyolu yıllardan hafızamda kalan Türk Halk Müziği sanatçılarından biridir.

Onun, "Aslan Mustafam, Elmaların yongası ve Derdim çoktur hangisine yanayım"  türküsünü pek severdim.

Okuduğu ve derlediği Orta Anadolu türküleri ve özellikle Konya yöresi türkülerinden dolayı ben de Kemal Koldaş’ı Konyalı sanıyordum. 

Ta ki; bir gazete haberindeki açıklamasını okuyuncaya kadar…

Niçin özellikle Orta Anadolu Türküsü okuyorsunuz? Sorusuna Kemal Koldaş’ın cevabı:

“Bu yöre türkülerine özel bir sempati duyuyorum, ancak bunun da ötesinde gırtlak yapım Orta Anadolu Türküleri okumama çok uygun. Özellikle de Konya Türkülerini okuduğumu duyan radyo dinleyicilerinin çoğu beni Konyalı zannediyor. Oysa ben Çankırılıyım“olmuştu.

...

Televizyonun radyoyu tahtından indirmesinden sonraki yıllarda radyo sanatçılarının adı daha az bilinir ve daha az duyulur oldu. 

Televizyon, sanatçı sıfatı taşımayan üç günlük sözde şarkıcıları sırf görsel ilgi adına ekrana sürerek,radyo sanatçılarına üvey evlat muamelesi yaptı.

Nitekim 1983 sonlarında Televizyon programına çıkan Kemal Koldaş, "Televizyonun radyo sanatçılarını hatırlamayışı çok üzücü bir durum, TRT sanatçıları olarak televizyonda daha çok yer almalıyız" diye sitem etmişti.

Kemal Koldaş, “Çankırılı Türkücü ekrana müzikten anlamayanların çok sık çıktığını söylüyor!“ başlığıyla verilen bir başka gazete haberinde şunları söylemişti:

Radyo ve televizyon aynı kurumun 2 ögesi ancak televizyonun, radyo sanatçılarına karşı takındığı tutum tıpkı düşman 2 kardeş gibi. Sanatla hiç ilgisi olmayan, müzik bilgisi hiç mi hiç bulunmayanlar  “sanatçı” diye gün aşırı ekranlara gelirken, yıllarını bu yola adamış birçok radyo sanatçısı ancak yılda bir kez hatırlanıyor. Bu utanç verici bir durumdur! 

Yine de buna şükür demekten başka elimizden başka bir şey gelmiyor.

Emekli olduktan sonra, neredeyse hiç bir müzik programında adını duymadığımız Kemal Koldaş’a TRT’de Srateji Uzmanı hemşehrimiz Cemil İman vasıtasıyla ulaştım.

İlerlemiş yaşına rağmen, telefondaki sesi davudi tonuyla az sonra türkü söyleyecekmişçesine etkileyici ve tazeydi.

Babası Kâmil Bey Bayramören’in “eski adı Bağra olan” Karakuzu köyünden gelmiş İstanbul’a.

Annesi Neval Hanımsa Korgun Ildızım köyünden.Bu bilgileri, nikah defterlerinden öğrendim diyor.

Dedesi Sazcı Kamil namıyla bilinirmiş Çankırı'da… 

Anneannesi Gülsüm Hanım ata biner, ava gidermiş…

Koldaş’ın “Nur, Nigar, Nihal, Neval” ismini taşıyan 4 kız evladı var.Dördü de evli olan kızlarından 10 torunu var.

Kemal Koldaş doğduğu yer olan İstanbul Erenköy Sahrayı Cedid mahallesinde ikamet ediyor.

Kemal Koldaş, 1935 yılında İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra baba mesleği olan marangozluğa başladı. Bu sırada Türk sanat müziğine ilgi duyarak amatör çalışmalarda bulundu.

1955'te tamamladığı askerliğinin ardından 1960 yılında İstanbul Radyosu sınavına giren Koldaş, koro sanatçısı olduğunu “ihtilalde girdim” diye vurguluyor.

1962'de kadrolu ses sanatçısı olarak radyoda solo programlara başladı.

1965'te İstanbul Belediye Konservatuarı’na başlayan Kemal Koldaş, bu dönemde derlemelere ağırlık vererek Konya ve Domaniç'ten birçok türkü derledi. Ayrıca kendine ait besteleri de olan Kemal Koldaş’ın derlediği ve notaya aldığı türkülerden bazıları:

Altın yüzük yeşil kaş, Bir seher uğradım göl kenarına, Çıkma dışarılara da gün vurur seni, Elif gızının da mendiline mestine, Ermeneğin keklikleri ötüyor, Gezdim Karaman'ı gördüm Konya'yı, Sabahınan esen seher yeli mi, Şu Sille'nin Sokakları, Tosun at yorulur da gönül yorulmaz,İzmir'in içinde al yeşil bayrak,Yaylalar içinde Erzurum Yayla,Serenler serenler de yüksekte serenler,Meşeden gel a sürmelim meşeden,Gesi bağlarında dolanıyorum,Limo...

Bolu Göynük Türküsü olan 'Melek Hanım' türküsü de, onunla özdeşlemişti.

Koldaş'ın TRT arşivinde 100’ün üzerinde derleme türküsü bulunuyor.  

Son olarak, okuduğu türkülerden seçilen “Elmaların Yongası” adını taşıyan albümü “TRT Arşiv serisinden” 2011 yılında yayınlandı.

7 plak dolduran Koldaş, Mevlithan olarak ta isim yapmış; Bülbül kasidesinin yeri ayrı onun için.

Kadro yokluğundan İstanbul radyosundan emekli olamamış. İstanbul Belediye Konservatuvarından emekli.

Avcılık en büyük hobisi olmuş yıllarca, halen Avcılar Kulübünün müdavimlerinden. 

Kemal Koldaş, Hac’dan döndükten sonra avcılığı da, sazını da bırakmış. 

Kemal Koldaş’a Cenab-ı Allah’tan eşi, çocukları ve torunlarıyla sağlıklı uzun ömürler diliyorum. 

Çankırılı Türk Halk Müziği Sanatçısı Kemal Koldaş yaptığımız görüşmede "bugüne kadar Çankırı’yı hiç görmediğini" ifade etti. 

Bu duruma hem şaşırdım, hem de üzüldüm açıkçası.

  • Değerli Belediye Başkanımızdan “Yazın belediyemizce yapılan etkinlikler kapsamında; hem ilk kez memleketini görmesi, hem de hemşehrileriyle kucaklaşması için” Kemal Koldaş’ı Çankırı'ya davet etmesini rica ediyorum.