banner198

Anlayana sivrisinek dahi saz olur ammaaaa...

Bu ülkenin Başbakanı şehid annesinin elini öperken, Genelkurmay Başkanı gazinin elini öperken, Çankırı Valisi Şemsettin Uzun ayaktaki gaziyi oturduğu yerden dinleyebilir!

Anlayana sivrisinek dahi saz olur ammaaaa...
banner145

Vedat Beki

 

Ramazan ayı içerisinde Çankırı Valiliği tarafından Büyük Otelde verilen iftar yemeğinde Şehit ve Gazi Aileleri Derneği Başkanı ile karşılıklı sohbetin basına yansıyan fotoğrafları üzerinden yaptığım “yorum/haber” bildik bir filmle sürecini tamamladı!

 

Okumayanlar için:

http://www.cankiripostasi.com/Haber_detay.asp?id=1630

 

Kaleme aldığım yazıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un gaziler karşısındaki davranışlarını okuyucum ile fotoğraflı olarak paylaşmıştım!

 

Aynı yazıda Çankırı Valisi Şemsettin Uzun ile Şehit ve Gazi Aileleri Derneği Başkanı Yüksel Teke’nin (basında ve valilik web sayfasında yer alan) fotoğrafını yayımladım!

 

Ve “kişisel yorumumu” haberime ilave ettim!

 

AMAÇ DA BELLİ! HEDEF DE!

Kaleme aldığım yazımın tamamında “gazeteci” olarak “yayımlanmış fotoğraflar” üzerinden vermek istediğim amaç da belli hedef de!

 

Özellikle “Gecede Şehit ve Gazi Aileleri Derneği Başkanı Yüksel Teke ve Muharip Gaziler Derneği Başkanı İsmail Tuna ile Vali Uzun arasındaki diyalog fotoğrafları ‘kimin ne olduğunu’, ‘hangi niyetlere sahip bulunduğunu’ harika bir şekilde ortaya seriyordu!” cümlem neyin ne olduğunu anlatma gayretimi pekiştirdiğini düşünmüştüm!

 

Heyhat!

 

Gel gör ki Çankırı’da “algılama” doğru dahi olsa, “kendinin ne olduğunu bilmeme” ve bunun getirisi olarak “haddinden fazla övgü” sevgi ve saygı oluyor! (aslında bunun adı başka bir şey de!)

 

Olsun! Buna da itirazım yok! Ama yalana ve gereğinden fazla “sevgiye” itirazım kişiler üzerinden değil, “kişilik” üzerinden!

 

Dernek Başkanı “kaleme aldığım yazı ile ilgili” bir açıklama yapıyor ve söyleyeceğini söylüyor!

 

Sivil toplum kuruluşu, açıklama da yapar, konuşma da yapar! Yapar da yapar! İşi o!

 

Gerçekleştirdiği “basın toplantısını” benim neden olduğum bir haberle ilgili yapıyorsa, daveti geçtim, en azından dernek olarak yaptığı basın açıklamasını bana da gönderir!

 

Çankırı’da böyle bir olay yok! Açıklama yapılır ve kapı önünde bekleyen “duayen matbaacılara” teslim edilir!

 

Derneğin yaptığı açıklama bir gün gecikmeli olarak bana ulaştı ve baştan aşağı “halis mulis komili” diyecek tarzda bir yazılı metin ile karşılaştım! Buna da eyvallah! Ancaaaaak:

 

“Şehit ve Gazi Aileleri Derneği yönetimi olarak bu açıklamayı yapmamızın amacı, Sayın Valimizin bizlere vermiş olduğu iftar yemeğinden sonra, bir sitede çıkan aslı astarı olmayan, gerçekten uzak ve bizleri de derinden üzen haberden duymuş olduğumuz rahatsızlığı belirtmek üzere yaptık.”

 

Bu paragrafa “eyvallah” çekmem! Ne demek “aslı astarı olmayan”?

 

Benim yaptığım habere ilişkin koyduğum fotoğraflar “sahte” mi? Başbakan şehid annesinin elini öpmüyor mu? Genelkurmay başkanı gazinin elini öpmüyor mu?

 

Dernek Başkanı! Senin Vali karşısındaki durumun ne? Valinin senin karşındaki duruşu ne?

 

“Sandalye vermiş” (!) Hangi sandalyeyi? “Nezaketten ve saygıdan oturmamış” (!)

 

Senin saygına lafım yok! Vali Şemsettin Uzun’un “senin karşındaki” saygısı nerede?

 

Bu ülkenin Başbakanı ve Genelkurmay Başkanı “gazisine” saygısını gösterecek!

 

Çankırı Valisi Şemsettin Uzun, “upuzun” oturacak!

 

Hem de bu fotoğraflar basına yansıyacak! Valilik sitesinde yer alacak! (henüz kaldırılmadı ve kaldırılmayacak da!)

Ben senin “saygısızlığını” değil, bizatihi Çankırı Valisi Şemsettin Uzun’un senin şahsında sizlere yaptığı “saygısızlığı” yazdım!

 

Sen ve yönetiminle birlikte üyelerin “gazilerimiz” anlamadıysa…

 

Ben ne diyeyim ki!

 

BİR SÖZÜM DE DUAYEN MATBAACI ve ÇIRAKLARINA!

Benim yaptığım haber üzerine sözü geçen dernek başkanı yönetim kurulunu toplayarak “gıyabımda” basın toplantısı düzenliyor ve Çankırı’da günlük yayım yapan “matbaacıları” davet ediyor! Bu “matbaacılar” da benimle ilgili yapılan açıklamayı çarşaf çarşaf sayfalarına yerleştiriyorlar!

 

Bu açıklamayı sayfalarına koyan “duayen matbaacı” ve “çırakları”: Sizlere sesleniyorum! Hayırdır! Çok mu susuz kaldınız? Neden dalıyorsunuz iki parmak suyu görünce? Siz sazan mısınız? Yoksa “ölü yıkayıcısı mı”?

 
Vedat Beki’nin “dirisine” tahammülünüz yok ama, helal olsun “belki öldürülür” niyetiyle gerçekleştirilen toplantıya cümbür cemaat koşturuyorsunuz!

 

Boykotunuza ne oldu? Çankırı Postası’nı protesto ediyordunuz! “Vedat Beki toplantıya gelirse gelmeyiz” diyen sizler değil misiniz?

Ben durduk yerde kimseye laf söylemem! Söylediğim sözün arkasındayım: Ya sizler: "Duayen matbaacı" ve tabii ki "çırakları"!

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER