banner198

Tatlısu kurnazları sıkıntıdaymış!

Çankırı yerel basını bu günlerde hayli sıkıntıdaymış! Ortalığı memur gazeteciler kaplamış! Gezilere yerel basın götürülmüyormuş! muş... muş... muş...

Tatlısu kurnazları sıkıntıdaymış!
banner145

Özeleştiri olmadan,
"şikayet" önem arzetmez!

 

Vedat Beki

 

 

Çankırı’nın “duayen matbaacı”sı herhalde sıcaklardan bunalmış olacak ki, biraz serinlik gelsin babından köşesinde hayli “sitemkar” bir mektup yazmış!

 

Bütün olumsuzluklara karşın, kişisel beklentimi de belirteyim: Umarım beklediği serinlik kendisini "ayazda" bırakmaz da, "attığı taş" yerini bulur!

 

Ancak "atılan taşın" yerini bulması için "özeleştiri" mekanizmasının da çalışması gerektiği düşüncesinden yola çıkarak, öncelikle "duayen matbaacı"nın sıraladığı şikayetlere bir göz atalım isterseniz!

 

“Duayen matbaacı” büyüğümüz kaleme aldığı mektupta kısaca  “Her yol validen geçiyor! Bizim haber almamız mümkün değil! Böyle giderse bugünkü durumu bile zor bulursunuz!” şeklinde bir noktada okuyucusunu da “etkilemeye” çalışıyor!

 

“Duayen matbaacı” (!) açık ve net olarak Vali il içi gezilere çıkıyor, istenen yere basın götürülüyor, diğer bölümlerin haberi de memur gazeteciliği olarak bize intikal ettiriliyor, biz de sayfalarımızı dolduruyoruz!” diyor!

 

Daha sonra da yeni Emniyet Müdürünün “basın bültenini” kaldırdığına işaret ederek konudan muzdarip olduğunu dile getiriyor!

 

Yani “duayen matbaacı” (!) kaleme aldığı yazısındaş, ilk satırından son satırına kadar Çankırı’da şu saatte yaşanılanlardan “şikayet” ediyor!

 

Ben buradan “duayen matbaacı” (!) nezdinde Çankırı yerel basını (şu saatte dahi iddiam odur ki Çankırı’da yerel basın yoktur) ile ilgili çok kısa sürede gördüğüm tespitleri sıralama ihtiyacı hissediyorum!

 

Nedeni de gayet açık! Çankırı yerel basınının yapmadığı “özeleştiriyi” ben “eleştiri” olarak bugüne kadar defalarca gündeme getirdiğim halde, başta Cemiyet Başkanı olmak üzere hiç kimse ortaya çıkıp da “doğrusun!” ya da “yanlışsın” deme zahmeti içerisine girmedi!

 

“Duayen matbaacı”(!) modelleri!

Geçtiğimiz günlerde çıkarmış olduğun gazetenin 25’inci yaşını kutladın. Ve bu kutlama yazısında günde 200 bin gazete basacak teknolojiye ulaştığını söylüyordun! 200 bin gazete değil, istersen bir tane gazete basmış olsan bile, o gazetede “haber” olması gerekmiyor mu?

 

“Ben gazeteciyim” diyen insan öncelikle “haber” peşinde zaman harcar! Sayfalara yerleştireceği ve okuyucusuna sunacağı “haber” için ekip kurar! 200 bin baskı yapacak tesis yerine “haberci” pozisyonunda iki elemanın olsa çok daha iyi olmaz mı?

 

Bu iki elemanın altına birer tane motosiklet alsan, bu elemanlar Çankırı’nın altını üstüne getirmezler mi?

 

Hala şu saatte “Vali istediği yere istediği adamı götürüyor” şikayetinde “valilik aracında” koltuk peşinde koşman çok yakışı bir durum mu?

 

Özgün haber uğruna matbaadan çıkıp da Esentepe’ye hiç gittin mi? Ya da eleman gönderdin mi?

 

Ancak, Basın ilanlarını almak için Valilik binasına koştura koştura gitmesini bilirsin!

 

Neden? Çünkü orada mama var!

 

Esentepe’de ne var ki! Ilgaz’da ne var ki?

 

Kiraz mevsiminde Eldivan’a, çeltik zamanı Kızılırmak’a gitmekten aciz yerel basın patronları, ancak ve ancak “gayrimenkul” alımlarına bakarlar!

 

Ama iş insana yatırıma gelince orada stop!

 

“Basın yetkililerce bitiriliyor” muş (!) Güldürme beni “duayen matbaacı” (!)

 

Sen kim, basın kim?

 

Basını bitiren senin gibi "duayen matbaacılar"! Hem de en hızlısından! Yetkililerin “basını” bitirme gibi bir gücü olamaz! En kötü zamanda bile “basını bitireceğim diyen yetkililerin” aslında kendilerinin bittiğini bu ülke tarihi arşivlerinde sayısız örneğiyle görmek mümkün!

 

Bitirse bitirse “senin versiyonundaki tipler” bitirir basını!

 

Hele hele şu paragrafa bir bakalım!

 

“Ülkenin geleceği için Internet Gazeteciliği için bir yasa çıkarılması, basının kontrol altına alınması gerekirken, bu yapılmayıp, tek yetkili kamu görevlisi seçimi ile basın baskı altına alınmış olmuyor mu?”

 

Vay be! Çankırı’da yaşanılan olayların sorumlusu bir yandan “internet gazetecisi” diğer yandan “tek yetkili kamu görevlisi” öyle mi?

 

Senin ve senin gibilerin hiç mi suçu yok! İğneyi kendine çuvaldızı karşındakine batır “duayen matbaacı”(!)

 

Çankırı’da işler düzelir!

Doğrudur! Çankırı’da basına bir şekilde baskı vardır! Ancak Çankırı yerel basını bu baskıyı kendisinden kaynaklanan nedenlerden dolayı yaşamaktadır! Ve bunun en temel nedenlerinden bir tanesi de okuyucunun “yerel basına” karşı olan haklı tepkisinden kaynaklanmaktadır!

 

Çankırılı okuyucu “kronikleşen yerel basının mevcut durumundan” hiç mi hiç mutlu olmamakta ve mevcut yerel basını “ciddiye” almamaktadır!

 

Çankırı Postası bu haklı ihtiyaçtan doğarak yayım hayatına başlamıştır. Ve bugüne kadar yayımladığı sayılarıyla ve uzun bir süredir internet ortamında yapmış olduğu haberlerle “Çankırı gündemini” elinde tutmaktadır! Yapmış olduğu haber ve yazar kadrosunun yorumlarıyla “sokaktaki Çankırılı” için “umut” olmuş ve bugün için tatmin edecek düzeyde "sokak desteğini" arkasına almıştır!

 

“Yazıcılar”ın oluşturduğu Çankırı yerel basını bugün içinde bulunduğu durumu değerlendirebilecek ortamları bir an önce sağlamalı ve ortaya konulacak yeni bir “eylem planı” çerçevesinde hareket etmediği sürece, “yaşın yanında kuru da yanar” misali bugün için az da olsa yaşanılan “haklı şikayetler” dahi o sözü edilen “etkili ve yetkililerce” artırılarak sürüp gider!

 

Kaybeden kim mi olur? Mucit olmaya gerek yok!

 

Tutmuş olduğunuz “cabalarla” Çankırı halkı ve Çankırılı!

 

Şayet ortada bir samimi bir duruş sergilenecekse, Çankırı Postası olarak bu duruşa katkı vermeye her daim hazır olduk ve olmaya da devam ederiz!

 

Yeter ki bu sektörde çalışanlar “özeleştiri” mekanizmalarını çalıştırsınlar ve bu konuda “samimiyet” sergilesinler!

 

Saygılarımla…

 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER